Köhne romanından, “Feramuz’un ilk ölümüydü bu. İlk kez ölenlerin başına gelen onun da başına geldi ve sevdiği kadınları hatırladı” sözlerini alıntı yaparak kitabı yorumlayan Akşehir Kitap Okuma Atölyesi üyeleri şu ifadelere yer verdi:
“Usta öykücü Ethem Baran, üçüncü ve yeni romanı Köhne’ye merak uyandıran bu cümlelerle başlıyor. Ardından da Orta Anadolu’nun bir köyünde yaşayan insanların, iç içe geçmiş yaşamlarını anlattığı romanında okuru canlı ve sahici bir anlatımla baş başa bırakıyor.
Yozgat doğumlu yazar; adeta doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı “memleketinden insan manzaraları” sunuyor romanında. Gecekondu evler, yoksulluğun geçit vermediği hayaller, karnı doymayan bebekler, babalarının kopyası oğullar, kardeşlerini Keloğlan masallarıyla eğleyen çocuk anneler. Bir ağacın kökleri gibi birbirine dolanmış aileler, akrabalar, komşular…
Küçüklerin büyüklerinin yanında sigara içemediği, önüne gelenden dayak yediği, yeniyetmeyse azar işittiği bir Orta Anadolu köyünde iç içe geçmiş yaşamlar. Elbette Ankara; önünde sonunda gidilmesi gereken bir yer.
Kitabın arka kapağındaki cümlenin özetlediği gibi kırsal kökenli insanların köyde, taşradaki bir şehirde ve kısmetlerini aramak için gittikleri Ankara'da geleneksel yaşamlarından kopmadan hayata tutunma çabalarını ele alan iyi kurgulanmış bir roman. Girift ilişkilerin üstesinden gelerek, her bir karakterin akıbetini işlemiş ve odağına aldığı Selver ile Feramuz'un yasak aşklarını kitabın başında ve sonunda vererek kurgusal bir bütünlük oluşturmaya çalışmış. Yazar, geri dönüşlerle, ileriye gidişlere taşra insanının yaşamına objektif tutmuş, belirli bir yerde ve dönemde yaşayan insanların yaşama bakışlarını, yaşamdan beklentilerini, ihtiraslarını, aşklarını, geçimlerini, geçimsizliklerini gayet gerçekçi biçimde ortaya koymuş. Artık unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş yöresel dilin yerli yerince kullanımı Ethem Baran'ın memleketi Yozgat'ın diline ve kültürüne ne kadar hâkim olduğunu gösteriyor. Geçmişe, geçmişin belirli bir kesitinde ve yerinde insan ilişkilerinin hangi temel üzerine kurulu olduğunu göstermesi, bireylerin yaşayış ve duyuş biçimlerini görece detaylıca vermeye çalışması bakımından Köhne güzel bir dönem romanı. Romandaki en etkilendiğimiz alıntılar ise şunlardır:
“İnsanlık böyle belli olur kardeşim. İnsanlık küçük şeylerin altına saklanır. Sen başka yerde ararsın. Gözünün önündedir, görmezsin. Bakmasını bilmezsen görmezsin tabii. İnsanlığı nerede arayacağını bileceksin. Kim insan, kim değil bileceksin.”
“Bir insanı öldürmenin bir sürü yolu vardı. Aramayarak öldürürdün, bazen bir bakış yeterdi bir inanı öldürmeye… Bazen bakmayış...”
“Çocukluk uykuları derin bir yara olarak kaldı.”
“Gözlerinde biriken acıyı saklamak hepsinden daha zor.”
“Dünyanın ne kadar ıssız ve karanlık, yalnızlığınsa her şeyden büyük olduğunu anladı.””