Dursun Solmaz ile tanışmamız 2019 yılına dayanır. Bir gün sosyal medyadan tarihe merakını ve köyü olan Yahsiyan’ın 5000 bin yıla dayanan tarihini yazmak istediğini yardımcı olup olmayacağımı sormuştu. Kendisi bu köyde çiftçilik yapıyordu. Memleketine tarım dışında da hizmet etmek istiyordu.
O vakitler 20’li yaşların sonunda olan bu genç arkadaşımız ile uzan telefon görüşmelerinden sonra bir karar almıştık. Kararımız Yahsiyan köyünün kültürünü ve tarihini anlatan bir kitap yazmaktı. Yazdığımız kitabı kendi imkanlarımızla basacaktık. Dursun Solmaz bu kitaptan elde edilen gelirleri köyünün öğrencilerine burs olarak dağıtmayı önerdi. Burs fikrini, 2000 yıllarda tanıdığı Belediye Başkanı olan Nuri Köksal’dan duyduğunu söyleyerek biz neden yapmayalım? dedi. Seve Seve kabul ettim.
Kitabın yazma aşamasında, Dursun Solmaz saha araştırması yaparken köyünde bulunan gazi ve şehitlerin anılarını derlemiştir. Bu anıları telefonla bana anlatırken heyecanlanıyor kimi zaman da sesi titriyordu. Yardımsever büyüklerimizin katkılarıyla Yahsiyan kitabı bitirilmiş ve köy meydanında yapılan güzel bir gala gecesi ile taçlanmış, bu gecede bütün kitaplar satılmış, kitaplara özellikle köyün kadınları yakın ilgi göstermişti. Kitap satışından alınan ücretler burs olarak köyün okuyan çocuklarına köy muhtarı ve azalar tarafından eşit miktarda dağıtılmıştı.
O dönemin Dereçine Başkanı olan Ömer Yıldız beni telefonla arayarak beldesinin kitabını yazdırmak istediğini söyledi. Bu durumu Dursun Solmaz’a aktardım. Dursun Solmaz Dereçine’ye giderek Belediye Başkanı ile görüştü. Dursun Solmaz başkana beldenin tarihini yazabileceklerini ancak elde edilen gelirleri Dereçineli öğrencilere vermek istediğini beyan etmiş, Başkan da kabul etmişti. Büyük bir heyecan içinde beni arayan Solmaz, “Hocam Dereçine Beldesi kitabını yazacağız” dedi.
Beldenin tam tarihini yazabilmek için ben literatür araştırması yaparken o saha araştırmasına başladı. Dereçine’deki antik döneme ait yolları keşif etmiş, bir manastır, bir tarihi kalenin yerini bulmuş ve yetkililere bildirmiştik. O günlerde bu beldede ismi yaşatılmamış ve hatta şehit olduğundan dahi pek çok kimsenin haberi olmayan Şehit Astsubay Bilge İlhan’ın aziz hatırasını yaşatmak için Dursun Solmaz kolları sıvamıştı. Ortak bir karar vererek aziz şehidin bir caddeye ismi verilmesini başkan beye iletmiş ve büyük bir törenle şehidin ismini caddeye verdirmiştik.
Dereçine’yi anlatan “Tarihi ve Kültürüyle Dereçine” kitabını Dereçine belediyesi tarafından basılmış ve halka satılarak elde edilen gelirler yine belediye meclisi tarafından belirlenen öğrencilere burs olarak verilmişti. Ardından yine aynı şekilde Garp Cephesi Karargâhı Akşehir’de yaşanılanlar adlı eseri de yazarak pek çok bilgi ve bulguyu ilk kez birlikte gün yüzüne çıkarmıştık.
O vakitler şehit haberleri çok fazla gelmeye başlamıştı. Solmaz; duygusal ve milliyetçi yapısı sebebi çok üzülüyordu. Yazar olarak ne yapmalıyız düşüncesi ile beni aramıştı. O gün aldığımız bir karar ile Sultandağı yöresi şehitleri kitabını kaleme almasını önerdim. Aynı yıl içerisinde, Yani Cumhuriyet’in 100. Kuruluş yıl dönümünde Sultandağı Yöresi şehitleri ve Yeşilçiflik tarihini kaleme alarak baskıdan çıkarmış ve güzel bir başarı elde etmişti. Özelikle Sultandağı şehitler kitabı yazdığı günlerde ki görüşmelerimiz de, heyecanını ve üzüntüsünü dile getiriyor, kimi zaman da, anlatılan hikâyeler karşısında hıçkırıklara boğuluyordu.
Solmaz, geçtiğimiz yıl bir görüşmemizde Akşehirli şehitlere vefa borcumuzu ödemeliyiz hocam diyerek yine kolları sıvamıştı Sonrasında Akşehir Coğrafyası Cumhuriyet Dönemi Şehitleri kitabı kaleme almaya başlamıştı. Bu kez enteresan tesadüfler onu bekliyordu. İsmi unutulmuş, kimsesi kalmamış şehitleri buluyor heyecan içerisinde bana da anlatıyordu. Akşehir’de öğretmenlik yapmış olmam hasebiyle benimde okuttuğum öğrenciler arasından şehit olanlar vardı. Uzun uzun onların hikâyesini dinlemişti benden.
Yazar, Akşehir Belediye Başkanı Dr. Ahmet Nuri Köksal ile bir karar alıp, yazılan eseri 14 Şubat tarihinde “ Sevgilisi vatan olanın sevgililer günü kutlu olsun” sloganıyla şehit aileleri ve gazilerle ile birlikte kitabı basılması için Akşehir Belediye Başkanına teslim etmişlerdi. Tam bir yıl sonra 3 Akşehirli şehidin doğum gününde yine ‘Yolbaşcım’ dediği Akşehir Coğrafyası Şehitleri adlı eseri belediye başkanımıza teslim etti.
Henüz yazılan eser elime geçmese de, kitabın yazımı aşamasında, Dursun Solmaz pek çok anıyı düzenlemem için bana da göndermişti. İçerik olarak Türkiye yazılmış tarih kurumunca kabul edilmiş ilk şehitler kitabından biri. Baskı olarak belediye başkanımız ulu gönüllük göstererek, şehitlere yakışır bir baskı yaptırmış olduğunu öğrendim. Bu vesileler ile birlikte, hem Sultandağı’nda hem de Akşehir’de, şehitler ve gaziler üzerine kitaplar yazan kardeşim Dursun Solmaz’ı ve onu içten samimiyetiyle onca işinin arasında, şehitlere öncülük veren Akşehir Belediye Başkanımız Dr. A. Nuri Köksal’ı tebrik ederim.