Kaç yıl öncesiydi. Hatırlayanınız var mı? Birkaç gün içinde, koskoca sinema binası nasıl yıkılmıştı, hâlâ şaşkınlığı içerisindeyim. Bir yaz günüydü. Çatıdan kiremitleri indirilirken görmüştüm. Nice anılarımı saklayan koskoca sinema binası. Çatısından kiremitlerini aşağıya indiriyorlardı. Nice anılarımız vardı bu sinemada. Sadece benim mi anılarım var; siz hiç gitmediniz mi?

ıkılırken öyle üzüntü içerisinde baktım, Önce çatıdaki kiremitleri indirdiler bir bir. Duvarlarında güzelim renk renk film afişleri görünüyordu. Sonra bembeyaz sinema perdesi, uzun bir koridor.  Sinemanın birer birer her parçası sanki bedenimizden bir parça koparılışı gibi koparılıyordu. Sevdiğim her parçası yıkılıyordu. Çok sevdiğim bir arkadaşımı, sanki bir sevdiğimi yitiriyordum; öylesine üzüldüm, hüzün içerisinde kaldım.

Sadece Saray Sineması yıkılmıyordu ki. Siz hiç sinemanın yazlığına gittiniz mi? Yazlığı da hemen yanındaydı. Orası da yıkılıyordu. Yazlığı da Saray Sineması’nın yanında. Belediye Parkının karşısında. Her parçası yıkılıyordu. Ne kışlık bölümü, ne yazlığı kalıyordu; birer birer yıkılıyordu.

Kaç yıl öncesinden Saray Sineması’na hangi film geldi diye hafta başı heyecanla, sevinçle, ümitle koşan bir çocuk geldi aklıma. Onu görür gibi oldum. Onun heyecanını şimdi bilgisayar başında hissettim.

Bazen okuldan arkadaşlarla Saray Sineması’nın kapısının önünde dururduk. Öyle hayran hayran film afişlerine bakardık. Bazen parasızlığımıza denk gelirdi. Sinemanın kapısı bir girerken açılır, bir de film biterken. Filmi kaç kez izlesek de bir kez daha görmek bizim için bulunmaz bir fırsattı. Bilet gişesi ile sinema kapısı yan yana. Bakardık kimse yok. Hemen sinemanın içine dalıverirdik.

Sinema çocukluğumu hatırasıydı bende kalan, bizlerde kalan, Bizim çocukluğumuz, gençliğimiz sinemalarda geçti. Cumartesi ve Pazar günleri, bayram günleri, evimiz ne kadar Saray Sineması’na uzak da olsa, tozlu topraklı yolları aşıp sinemanın afişlerle süslü o kapısına giderdim, Sanki Cüneyt Arkın, Kartal Tibet, Serdar Gökhan, Fikret Hakan, Filiz Akın, Türkan Şoray, Fatma Girik benim en yakın arkadaşlarımdı. Hatta filmlerdeki bazı repliklerini de ezberlerdim.

Sonra bizim dönemimizde Bruce Lee karate filmleri ardından kovboy filmleri gelmeye başladı.

 Her hafta değişen filmlerin afişlerinde bin bir tehlikelerle kavga eden Battal Gazi’nin kimi zaman korsanların yanında kendimi hissederdim. Uçurumlardan düşer, Bruce Lee kavga ederken sanırsın ben onca kişiyi döver, oturduğum yerde heyecandan heyecana, maceradan maceraya koşardım. Girdiğim filmler bir türlü başlamaz, gong çalıp başladığı zaman da ne çabuk film bitiverirdi.

En çok da hafta sonu film değişmesini beklerdim. Cumartesi, Pazar günleri geçmek bilmezdi.

Günler, aylar, yıllar geçti. Şehrin göbeğinde, Anıt Alanında Saray Sineması yıkıldı gitti. O heyecanlı günler, o telaş Sinema ile birlikte yıkıldı gitti.

O yılları yaşayan, Battal Gazi ile Bruce Lee filmleri ile büyüyen, ilkokul çağında her hafta sonu yeni filmleri Saray Sineması’nın önünde mutlulukla, sevinçle koşarak giden bir çocuğun film hayalleri ile yaşamış olduğunu, onun mutluluğunun da Saray Sineması ile yıkıldığını kimse bilmeyecekti. (Akşehir -2023)