“Yüzde 100 yerli!” otomobile sevinip (sanki diğer insanlar istemiyormuş gibi) diğer tüm sorunları görmezden gelenler, elbette o otomobile değil binmek binmenin hayalini bile kuramayan insanların dertleri ile dertlenmeyeceklerdir şüphesiz. Asgari ücrete verilen günlük 10 ₺'lik zammı yeterli bulacaklar da vardır aralarında. Ama bu ülkede milyonlarca kişi yoksulluk sınırı altında. Geçinemiyor insanlar. Bunları dile getirdiğimiz zaman ise hemen; "Yerli ve milli değilsiniz, gözünüze dizinize dursun" gibi laflar işitiyoruz.

Mesela doğal gaza son 1 yılda yüzde 53 oranında yapılan zam yüzünden evleri sanki sobalıymış gibi tek odada oturan insanlar var. Evinde doğal gaz olmasına rağmen yakamıyor o kombiyi. Çünkü geçen sene aynı ayda 300 ₺ ödüyor ise bu sene 450 ₺ ödemek zorunda. Hatta evine doğal gaz çekemeyen aileler bile var! Asgari ücrete verilen zam sadece doğal gaz zamları yüzünden bile şimdiden buharlaşmış durumda.

Bunun yanında elektriğe de zamlar peş peşe gelmişti. En son 1 Ekim'de yüzde 14.90 oranında zam yapılmış, son 2 yılda toplamda yüzde 60'ın üzerinde ücret artışı olmuştu. Neyse ki yılın ilk 3 ayı zam yapılmayacağı açıklandı da içimiz rahatladı. Ama 4. ay ne olacak diye de düşünmeden edemiyor insan.

1 Ocak'tan itibaren Osman Gazi Köprüsü ve Yavuz Sultan Selim Köprüsüne de yüzde 14 zam yapıldı. Şimdi "Bunun bizimle ne alakası var?" diyenler olacaksa söyleyeyim; bu köprüler pazarlama ve ulaşım güzergahlarında yani o köprüye daha fazla para verip geçen bir üretici ya da pazarlamacı mecburen ürünlerine de zam yapacaktır. Yani yapılan her zammın tüketici ile dolaylı ya da doğrudan bir ilgisi var.

Motorlu taşıtlar vergisi, pasaport harcı, ehliyet harcı, trafik cezaları yılbaşından itibaren yüzde 22,58 zamlandı. Şu zamlardan sonra araba kullanası gelir mi acaba vatandaşın?

Zamlar, gerçekleri görmek istemeyenlerin umurunda değil. Onlar, pazara gitmek isteyen eşine harçlık veremediği için intihar eden ve cebinden 1,5 TL çıkan adamın derdiyle dertlenirler mi acaba? Ya da kirasını ödeyemediği ve maaşına haciz konduğu için intihar eden kardeşlerin? Ya da yıllarca atanamadığı için bunalıma giren öğretmenlerin?

Son model arabalara binenler, lüks evlerde oturanlar yahut gerçekleri görmek istemeyenler, hayat pahalılığından şikayet edenlerin dertleriyle dertlenirler mi? Son 1 yılda Cumhuriyet tarihinin işsizlik oranı rekoru kırılırken, genç işsizlik yüzde 27'lere gelmişken hâlâ ülkeyi güllük gülistanlık mı zannediyorlar acaba?

Ekonomiden yargıya, siyasetten dış politikaya kadar her alanda kronikleşmiş bir sürü sorun var ama ülke siyaseti sürekli gereksiz gündemlerle işgal ediliyor. Zamlar halkın belini bükmüş, insanlar geçinemiyorlar ama kimsenin bu durumdan bahsettiği yok.
Üreticiler kan ağlıyor, esnaf kepenk kapatıyor, tarımda çiftçi yerine başkaları desteklendiği için çiftçi de bitmiş durumda ama hâlâ inşaat sektörü ve betona yatırımlar söz konusu. Kendi ilçemize bir bakacak olursanız bu durumu daha net görebilirsiniz.

Ama olsun, bizim yerli otomobilimiz var. Tıpkı 2019'da yerli uçağımızın göklerde uçtuğu gibi. Uçak filan göremedim mi diyorsun? Olsun, bunun hayali bile bizim ülkemize yeter.

Not: Kimse yerli otomobile karşı filan değil, karşı olduğumuz husus "yerli otomobil" ile ülke sorunlarının perdelenmeye, gizlenmeye, unutturulmaya ya da yok sayılmaya çalışılmasıdır…