Anayurt Oteli’nin yazarı Yusuf Atılgan, 1944-1945 yıllarında Akşehir’de yaşamış ve buradaki Maltepe Askeri Lisesi’nde öğretmenlik yapmıştır.

1921 yılında Manisa’da doğan Yusuf Atılgan, 1939 yılında Balıkesir Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne girdi. Birinci sınıftan sonra babasının okuması için para gönderemeyeceğini belirtmesi üzerine Atılgan, askeriyeye başvurur ve başvurusu kabul edilir. Artık fakülteye askeri kıyafetle gelip gitmektedir. Mezun olunca Maltepe Askeri Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atanır.  Bu yıllarda Maltepe Askeri Lisesi, Akşehir’de bulunuyordu.

1943-1944 öğretim yılının ikinci döneminde Şubat 1944 tarihinde yazar Atılgan, Akşehir’e gelerek öğretmenlik görevine başladı. Şimdiki askeri depo olan yerdeki barakalarda öğretimini sürdüren okulda kalmaya başladı. Daha sonraları Akşehir’in içinde olan öğretmenlerin kaldığı ve “Bekarpalas” olarak isimlendirilen eve yerleşti.

Okulda üniversite’den arkadaş olduğu Fransızca öğretmeni Celal Çavaş'la birlikte edebiyat öğretmeni yazar Vedat Türkali’de öğretmen olarak bulunuyordu. Vedat Türkali ile Yusuf Atılgan üniversitede iyi arkadaş idiler.  Birbirlerini seven kendilerini çok yakın bulan ve siyasi çalışmalarını beraber yapan arkadaşlardı.  Ancak Yusuf Atılgan öğretmenlik sırasında Vedat Türkali’den uzak durmaya özen gösterir.  En küçük sorunu bile bir araya gelip konuşamazlar. Yusuf Atılgan derslerinin dışında genellikle zamanını Askeri mahfilde, diğer öğretmenlerle akşamlara kadar "prafa" oynayarak geçiriyordu. İki eski arkadaşın aralarına soğukluk girmişti. Bunun bir nedeni de duydukları tutuklamalardan kaynaklanan bir ürküydü.

Akşehir’de günler bu şekilde geçerken İstanbul Sıkıyönetim'den gelen bir yazıyla öğretmenlerin odalarında arama yapıldı. Bu aramalar sonrasında Yusuf Atılgan tutuklandı ve İstanbul’a gönderildi. Yazar Atılgan, İstanbul Üniversitesi  Edebiyat Fakültesi’nde öğrenci iken "İleri Gençler Birliği" isimli sol bir örgütte çalışmıştı. Yapılan soruşturmada onu ele vermişlerdi.  Yusuf Atılgan, İstanbul’da yapılan sorgusunda hiçbir arkadaşının ismini vermedi. Mahkeme kararı kesinleşinceye kadar yazar Akşehir’e geri gönderildi. Tutuklamadan sonra iyice belli oldu ki,  Yusuf Atılgan solculardan uzaklaşıp kendisine ayrı bir çizgi çekme kararını daha Akşehir'e geldiği günler almıştı. Okulda kalmayı bir namus davası haline getirmişti.

Şubat 1945 tarihinde mahkemenin Yusuf Atılgan hakkında verdiği karar kesinleşmişti. 141. madde uyarınca 6 ay hapse mahkûm edildi. Altı ay Sansaryan Han'nda, dört ay da Tophane Cezaevi'nde olmak üzere on ay hapis yattı.  Askeriyeden çıkarıldı. 26 Ocak 1946’da serbest kalmış, öğretmenlik hakkı sona ermişti. Artık öğretmenlik yapamayacaktır, yaşamı boyunca taşır içinde bu hasreti. Yıllar sonra Refik Durbaş’ın kendisine yönelttiği “Dünyaya bir daha gelseydin yine roman mı yazmak isterdin?” sorusuna “Öğretmen olmak isterdim. Öğretmenliği çok sevmiştim” yanıtını verir. Daha sonra O da Manisa’daki köyüne yerleşerek çiftçiliğe başladı. Aylak Adam, Anayurt Oteli gibi romanlar yazan Atılgan’ın şiirleri de vardır. İşte onlardan biri:

     AYRILIK

Doğu yeli esiyor karşıdan kirpiklerim tozlu

Ergin başaklar geçiyor iki yanımdan

                        Sensiz

 

Bir serin denizde misin kumda mısın

Öyle mi omzunda kuruyan deniz tuzu

                         Bensiz

 

Çorak tarlada geçkin bir at çakalı    

Bir telli kavak bir zeytin bir kuş

                         Sensiz

 

Evde misin masal söyleyenin var mı

Açık mı kapılar yataklar boş mu

                          Bensiz