Demokrasiye geçtiğimiz yıllar çok gerilerde kaldı. Halkımızın okuma yazma oranı ve kültür düzeyi çok yükseldi. Şükür olsun, Cumhuriyetimiz kökleşti. Böyle bir ortamda bazı idare amirlerinin ve daha üsttekilerin sıkça yasaklar koyması; ülkemizin imajını bozuyor.
Atatürk, en umutsuz bir zamanda ülkenin ortalarındaki Ankara'ya gelip, burada hazırladığı şahane bir düzenle düşmanları ülkemizden kovdu. Bize bu vatanı hediye etti. Onun iyiliklerini unutmayan ve ulusal bayramlarda kendisini coşkuyla anmak isteyen vatandaşlarımıza bu olanağı sınırsızca vermemek, haksızlık olur! Demokrasimize de yakışmaz!
Son zamanlarda bazıları Atatürk'ü unutturmaya çalışıyor gibiler. Bir ilçede konuştuğum Avukat bey; "İstiklal Savaşı diye bir şey olmadığını. Yunanlıların yalnızca bir taburla gelip, kendiliklerinden gittiğini" söyledi. Bu konuda ısrarlıydı. Atatürk ve Cumhuriyete açıkça karşıydı.
Ortaokul ve liseyi 1940'lı yıllarda Denizli'de parasız yatılı okudum. Ödemiş, Manisa, Nazilli, Aydın'dan gelen çocuklar; ana- babalarından dinledikleri Yunan zulmünü, katliamlarını ve savaşın anılarını anlatırlardı. Yunan zulmünü, o savaşta ölmeyip yaralı kurtulmuş adamlardan da dinledim. Demirci Efe ve Yörük Ali Efe hakkında, onların anlattıklarını yansıtan öyküler yazıp yayınladım. Atatürk'e ve Cumhuriyete karşı olmak büyük bir haksızlıktır. Hepimiz o savaşlardaki kahramanlıklar ve ölümü hiçe sayan fedakarlıklar sayesinde bu günlere geldik. 1958'de kaymakamlık yaptığım Çay ilçesinin Gedil köyünü, Yunanlılar yakmış. O günleri hatırlayan yaşlılar vardı. İlçeyi top ateşine tuttuklarında, top sesleri dağ silsilesinin arkasındaki ilçemiz Yalvaç'tan duyulmuş. Varlıklılar at arabası tutup, Ş.Karaağaç ve daha güneylere kaçmışlar. Anneannem ve dedem anlattı bunları! Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı ile kurtuluş savaşını, olmamış göstermek ne kadar acıklı! Zaferlerimizi kutlamanın ülkeye ve millete faydası var; zararı yok. Fikir ve düşünce özgürlüğüne, suç teşkil etmedikçe saygı göstermek gerekir. Fakat böyle yalanlar üretmek de çok ayıp!
Emniyet teşkilatımız çok güçlü! Sonsuz derecede vasıflı elemanlara ve olağanüstü olanaklara sahip. Polisimiz her türlü tehlike ve karışıklığı önleyebiliyor. Ulusal günlerimizin kutlanmasında çıkabilecek yanlış bir olayı kolayca önler. Bundan da üstün kabiliyetleri ve imkanları var.
Sınıf arkadaşlarımdan üçü, Emniyet Genel Müdürlüğü yaptı. Mülki idare amirliğinden geldiğim için; "ÇAĞIN POLİSİ" dergisinde yazıyordum. İçlerinde edebiyatta en büyük ödülleri hak edecek çapta yazarlar var. Renkli ve az sayfalı çıkmaya başladı; maddi olanaksızlıklar sayfa sayısını azalttı. Meslek içindeki çok üstün kabiliyetli arkadaşların yazılarına ancak yer kaldığı için; artık sayfaları işgal etmem haksızlık olacaktı... Başarılarını sürdürmeleri için; hiçbir yasağa ihtiyaçları yok. Eline silah almayan düşünce sahiplerinden bir zarar gelmez. Devlete silah çekenlerin ise, bugünkünden daha kesin karşılık görmesi ise, kaçınılamaz hale geldi. Ülkemizde yaşayanların hepsi kardeştir.
İÇ BARIŞIN SAĞLANMASI ŞART!
Ülkemiz ve devletimiz, iç çatışmalar yüzünden dünyada hak ettiği seçkin yeri bulamıyor. Birbirimizle didişip boğuşmanın, hepimize zararı var! Bizi yoksullaştırarak çökertmek isteyen dış güçler; kendileri saldırmaktansa, terörü desteklemeyi daha kolay ve ucuz bir yöntem haline getirdiler. İç barışın sağlanması için ne yapılması gerekiyorsa; acele edilmesinde sonsuz yarar var. Uzak ve yakın ülkelere gösteriş yardımları yapmak için boşa götürülen kaynaklar; iç barışın ve kalkınmanın sağlanmasına harcanmalı. Suriye işinde birinci planda rol üstlenip harcadığımız giderler, keşke kendi problemlerimizi azaltmak için kullanılsaydı!
nazifkurucu@hotmail.com www.nazifkurucu.com.tr