Bu nasıl bir yas tutma ki, kimileri çıkar peşinde; kimileri ülkeyi karıştırma derdinde… Çirkinleşmiş yürekler kan doğrama telaşında. Provokatörler politika ve rant peşinde.

Bu nasıl bir yas tutma ki, toprağın altında kurtarılmayı bekleyen canlarımız varken; toprağın üstünde, maden ocağının kapısında onların yollarını gözleyen analar bacılar varken hâlâ birileri kirli tezgâhlar peşinde.

Bu nasıl bir yas tutma ki, twitleri iki katlayarak kin, öfke ve istismar içerikli mesajlarla sosyal medya aracılığı ile saldırılara devam edilmekte.

Canlar gitti, ciğerler parçalandı. Bırakın insanlar yasını, matemini rahatça tutsun. Acılı aileler üzerinden kimse hesap yapmasın.

Yüzleşme, hesaplaşma, hataları görme, hatalardan ders çıkarma… Bunlar olmayacak mı? Elbette zamanı gelince olacak, olması gerekir. Ama şu gün, acıları paylaşma günüdür. Birilerine sövme, birilerini karalama günü değildir. Hele hele kara elmasın aydınlık yüzleri ve yakınları üzerinden başka hesaplar peşinde koşma günü hiç değildir.

Ama birinin elleri yine birilerinin üzerinde. Elleri nasırlı yiğitler bir bir giderken kara toprağa, şimdi başka hesap peşinde olanlar Soma'da... Acıdan siyasi rant devşirmenin hesaplarıyla akla hayale gelmedik ithamlar,  ağza alınmayacak laflar.

İntikam duygularıyla acılar orak olmak yerine ortamı germenin peşinde olanlar…

Sokaklarda yine bildik görüntüler, kin ve nefret dolu küfürler… Can havlinde bile "devletin emaneti kirlenmesin" diye çizmesine davranan madencinin hissiyatlarını anlayamayan aklı yoksunlar…

‘Ağzı olan konuşuyor’ derler ya; yine bilen bilmeyen konuşuyor. Herhangi bir maden ocağının yanından geçmiş oldukları bile şüpheli olan bu kişiler sırf muhalefet olsun diye, sırf birilerini köşeye sıkıştırabilir miyiz diye, atıp tutmaları, başta Somalı kardeşlerimizi üzmektedir. Neyin nasıl olduğu henüz netleşmemişken maden kazası meydana geldikten hemen sonra sosyal medya üzerinden başlayan karalama kampanyalarına yeltenmeleri bunun açık bir kanıtı olsa gerek.

 Nasıl olduğu konusunda zerre kadar fikir sahibi olmadıkları bir kazayı, karalama kampanyalarına alet etme derdinde birileri. Bunlar, her zaman olduğu gibi, doğru olan herhangi bir şeyin yanından bile geçmeden, yalanları boca etmeye başladılar.

Yaşandığı günden beri hepimizi üzen ve bir anlamda milletçe kenetlenmemize vesile olması gereken bu acı olayın, tam olarak, nasıl yaşandığı öğrenilmeden yapılan değerlendirmelerin herhangi bir anlamı olmadığının herkes farkında.

Bu millet, düğüne gider gibi Soma’ya gelenlere, hazır kıta bekleyen meydan bekçilerine ve de dirisi üzerinden sömürü yapıp ölüsü üzerinden rant peşinde koşanlara pirim vermiyor artık.

Bu millet, üzüntüleri de, sevinçleri de paylaşmak istiyor.

Bu millet, 'Mehmeeet' diye karanlıkları yırtan bir annenin avazı ile birlikte olmak, “babammm” diye göz yaşlarına boğulan çocuğun gözyaşlarıyla birlikte boğulmak istiyor.

 Bu millet, yüreğinde kardeş yarası, ekmeğinde kömür karası ve dilinde rahmet duası olan insanlar olmak istiyor.

Allahım böyle acılar yaşatmasın bir daha. Gün, ayrılık gayrılık günü değil; gün dua günüdür; rahmet dileme günüdür.

“İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn”

Dualarımız onlarla…