Rivayet odur ki Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca; “Günde 1,5 milyon aşı yapma potansiyelimiz var, elimizde aşı olduğunda” diyesiymiş. Bazı münafıklar da ülkemize gelen 3 milyon doz aşıdan 200 bininin ortalıkta olmadığını iddia etmişler.

Nasreddin Hocamızın bir fıkrasını günümüze uyarlayalım mı?

Lakin bu defa, verdiği siparişi eksik getiren Hoca’ya hesap sorsun hanımı.

Bir gün Hoca’nın hanımının canı et aşı istemiş. Yok, yanlış anlaşılmasın; korona aşısı sırası gelmemiş, canı et aşı yemek istemiş. “Bolca yapayım, tıka basa yeriz” diye düşünmüş, 3 kilo et sipariş etmiş kocasına. Hoca da almış gelmiş eti. Ama hanımı mutfakta tecrübeli. Bakmış et, istediğinden az; “Neden siparişi eksik aldın?” diye sormuş. “Yoo, ben tam aldım” demiş Hoca.

Hanımının gözü, Hoca’nın yanından ayrılmayan kediye ilişmiş. Kedi her zamankinden besili gelmiş gözüne. Teraziyi çıkartıp eti tartmış. Bakmış et, 200 gram eksik. Bir de kediyi tartmış; bakmış o da eski ağırlığından 200 gram fazla. Sinirle çıkışmış Hoca’ya; “Anlaşıldı” demiş, “Kedinin neden yanından hiç ayrılmadığı. Aşımızı da ona yedirmişsin.”

Ne demişler; yalan ne kadar büyük olursa inanan da o kadar çok olur! Uydurmanın sınırı yok, ben de bunu uydurdum.

Eğer “Kedinin ağırlığını nereden biliyormuş da 200 gram fazlası olduğunu anlamış?” filan gibi sorular geldiyse aklınıza, fıkranın güncel versiyonunu saçma bulduysanız; canınız sağ olsun.

Her şey çok mantıklı da bir bu mu saçma; bu kadar doğrunun arasında varsın bir tane de yanlış olsun.