Yitip gidenler arasında yalnızlığın ortasında yalnız kalmak..
Yalan, dolan, riya..
Sen, ben, çıkar, menfaat..
Yalan dünya.
Akşehir’in akan çayının yalnızlığında yalnızlık…
Gök kubbe altında, parlayan yıldız parıltısı..
Mal da yalan, mülk de yalan..
Birbirlerinin sırtına basarak çıkmayı marifet sananların, palyaçoların, sirk dünyası..
Ne oldum, deyip de “ne olacağım” ı aklının ucuna getirmeyenler..
Hep “Brütüs”, hep “Brütüs”
Sen de mi Brütüs!
Bir varmış, bir yokmuş, bir varken, ikinin adı esamisi yokmuş.. Develer tellal, pireler berber iken…. Diye başlar ya masallar, hayat bir yerde masal, bir yerde de yalanmış…
Sırtını dönmeye gör, ne çok Brütüs varmış..
Güven kalmamış kimseye..
Yalancının mumu yatsıya kadar da yanmazmış..Televizyonlar, bilgisayarlar ve cep telefonları… çağ o çağ..
Sevgiler yalan, aşklar, meşkler yalan, dostluklar yalan, arkadaşlıklar yalan… her şey masal, bir yalanmış..
..ve yalan, gerçekleri saklamakmış…
Yalan ‘ın kötülüğü de kulu Allah(cc)’ın rızasından uzaklaştırıp cehenneme götürmesidir.
Yalan insanları birbirine düşürüp, güven duygusunu yok eder, toplumsal karışıklıklara sebebiyet verir, dostlukları yıkar, düşmanlık tohumları ekermiş...
Ve yalan insanın dünyasını da ahretini de felakete götürürmüş.
Hadislerden Yalan hakkında,
“Kim devamlı yalan söyler ve yalan peşinde olursa Allah (cc) katında çok yalancı bir kul olarak yazılır.’’ (Buhari Müslim)
‘’Kul yalan söyleyip yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki; kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbin tamamı simsiyah olur. Sonunda o Allah (cc) katında ‘yalancılar’ arasına kaydedilir.’’(Muvatta Kelam 18)
Ashap:’’Ey Allah(cc)’ın Rasulü! Mümin korkak olur mu?’’diye sordu.’’Evet olabilir’’buyurdu. ‘’Peki, cimri olur mu?’’dediler yine ’’Evet olabilir’’buyurdu. Sonra;’’Peki yalancı olur mu?’’diye sordular. Bu sefer:’’Hayır olamaz!’’buyurdu.’’(Muvatta Kelam 19)
Sevgiyle kalın…