Canlar! Bugün biraz kadınlardan bahsedelim. Kadınlar. Kadınlar ki bir varlığı sarhoş edecek, başını döndürebilecek, bir bakışıyla dağları eritebilecek, güzelliğiyle dünyayı cennete çevirebilecek nadide çiçeklerdir kadınlar. Yeri gelir bir dağ yamacında, yeri gelir bir göl kenarında, yeri gelir çitlerle çevrilmiş ülkelerin ardında, yeri gelir bir erkeğin koynunda, yeri gelir bir ceset torbasında, yeri gelir polis copuyla morarmış bir kolda, yeri gelir bir mahpushane damında, yeri gelir kolları bacakları koparılmış bir köpeğin çığlıklarında, yeri gelir bir namussuzun kafasına sıkılan kurşunda, yeri gelir çöpe atılan cansız bebeklerin ruhunda, yeri gelir diktatörlerin idam sehpalarına atılan tekmelerde. Yani yeri gelir, yeri gelir, yeri gelir…

İnsanlar ki bu nasıl bir mucizedir? Bir kadın düşünün ki insan var ediyor karnından ve bu mucize eser; kutsanılası, tapılası, hayali bile müthiş bir şevk uyandıran bu kadınlara ne cüretle, saçının bir teline bile zarar vermeye cesaret edebiliyorlar? Hatta ve hatta ileri gidip tokat atabiliyor, işkence ediyor, cüret katsayısını o kadar artırabiliyorlar ki tam burada onlar için Canlar, ister sansürlesinler ister sansürlemesinler bu (…..) cani, kendini bilmez, şuursuz…insanlar demeye dilim varmıyor, hayvan desem onlara hakaret, bir sıfat bulamazken istediğiniz sıfatı başına siz koyun; bu nadide yaratıklara bunları nasıl yapabiliyorlar ha nasıl!!!

Canlar, üniversite yıllarında Dünya Kadınlar Gününde (8 Mart) ekip olarak bir şiir gecesi düzenlemiş ve insan gibi insanların bu nadide çiçekler için yazılan şiirlerini seslendirmiştik. Ben kendi yazdığım şiirle çıkmıştım sahneye seslendirmek için. Şiirin adı "Ve Güneşi Doğurdu Kadın" idi. Canlar, bu şiirimin son mısrası da aynen böyleydi; "Ve Güneşi Doğurdu Kadın" Yani canlar umarım işin özünü sözünü anlamışsınızdır.

Canlar şimdi biraz işi matematiğe vuralım. Dünyada toplam 236 ülke olduğu sanılıyor. (Yani canlar sanılıyor derken yani bunlar biraz siyasi işler. Bir ülkenin başka bir ülkeyi tanımaması, AB’nin kabul etmemesi, ABD’nin veya Rusya’nın varsaymaması gibi…) Biz bu 236 ülke arasında kadına şiddette (bunu siz de araştırabilirsiniz) birçok kaynağa göre 3.sıradayız. Eminim şu an neden sorusundan ziyade ilk iki sıradaki ülkeyi merak edenler vardır. Söyleyeyim de içleri rahatlasın. İlk sırada Hindistan, ikinci sırada Brezilya ve biz üçüncü sırada Türkiye olarak gururla bronz madalyayı boynumuza takmış bulunmaktayız. Tebrikler! Büyük iş gerçekten.

İşi matematiğe vurmuşken, Türkiye de bir İslam ülkesi olduğuna göre şu oranlara kusura bakmayın ama kendimi mecbur hissederek yazımda yer vermek istiyorum. Her ne kadar AB ülkelerine güvenin veyahut güvenmeyin (başka kaynaklardan da araştırın, isterseniz kendiniz gözlemleyin ve objektif olun) 26 farklı ülkenin ayrı ayrı araştırmaları ve verileri; İslam ülkelerinde her 3 kadından birinin fiziksel ve cinsel tacize uğradığı gerçeğini yansıtıyorlardı. Üstelik yaş ortalaması da oldukça düşük. Canlar, emin olun ki derdim İslamiyet’i asla kötülemek değil ki ben de bir Müslüman’ım. İslamiyet gerçek manasıyla yaşanıldığında müthiş bir din. Benim asıl derdim; nasıl oluyor da dini İslam olan ülkelerde bazı insanlar bunu yapabiliyorlar, bunu anlamak. Yani asıl derdim yine insanoğluyla.

Yani işte gördüğünüz gibi matematik de bunu gösteriyor ne yazık ki. Eee kardeşim çözüm nedir diye soran bir zihniyet varsa (ve tabii ki bunun sebepleri de olmalı galiba ki çok memnun olurum) çok basit. Arkadaş dokunmayın kadınlara yahu. Allah Allah, cık cık cık. Sorununuz varsa, bu sorunu çözülemeyecek kadar ileriye taşıdıysanız, şiddete başvurmak yerine; 2000’li yılların dünyasında bunu şiddetle değil, çok basit yaa, boş ol boş ol boş ol diyerek ya da iki imza ile mahkemeye başvurarak, sen yoluna ben yoluma… Çok da zor değil. Eğer arada çocuklar varsa ona da bırakın yargı karar versin.

Dipnot: Canlar! Ne yazık ki elçiye zeval olmaz. İslam kadına diyor ki; dört kadından biri olabilirsin ya da tek eşli bir hayat sürebilirsin. Ayrıca, ne yazık ki kadınlarımızın yüzde 88’i şiddeti kabulleniyor. Yasal haklarını kullanmıyor, mahalle baskısı, aile baskısı, yargıya güven sorunu vs. Yakın zamana kadar kadın sığınma evleri gibi en azından çözüm olabilecek kuruluşlara da gitmiyorlardı. Özetle durum böyle Canlar!