Yolculuklar kısıtlandı. Hava yolu şirketleri, iç hatlar ve dış hatlar için yaptıkları ertelemelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Öğrenciler evlerine çoktan gelmişti. Herkes kendince önlemler aldı ve ailesini korudu. Peki, benim kardeşim? Benim kardeşlerim? Bizim kardeşlerimiz? Dış oğuz? Kimden mi bahsediyorum? Türklerin Türkiye dışındaki Türk kardeşlerinden bahsediyorum.

Dünyayı sarsan bir virüs var. Dünyayı katleden bir virüs var. Ülkeler birbirine yardım paketleri ulaştırıyor. Büyük bir mücadele var. Bir de Çin gerçeği var. Bu virüs Çin’den çıktı. Öyle veya böyle… Müthiş komplo teorileri üretiliyor. Belki Çin seviciler bu yazımı okuyunca virüsü benim Akşehir’deki apartman dairesindeki evimde ürettiğim teorisini savunacak. Ama bu işin çıkış noktası; Çin.
Çin’le iş birliği yapıyoruz. Bir de bizim Çin sınırında, Çin kadar eski ata kardeşlerimiz var: Doğu Türkistanlı Türkler. Doğu Türkistan yıllarca Müslüman Türk oldukları için Çin’in politikasına aykırı görüldü. Birçok asimilasyon çalışması yapıldı. Yapılmaya da devam ediliyor. Qırım Haber Ajansı’ndan aldığımız bilgilere göre bu virüs ortamında Çin Komünist Partisi yetkilileri, Doğu Türkistan’a on bin öğretmen atamayı planladıklarını duyurmuş. Bunların 249’u yerleştirilmiş. Ne var bunda? Ben de öğretmenim ama bizim eğitim politikamız devletimizin belirlediği milli gerçeklere uygun eğitim politikasıdır. Çin’deki öğretmenler, Müslüman Türk’e uygun öğretmenler değildir.

Türkiye’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve insanımız alışverişe saldırdı. Ramazan ayı geliyor. Tokun açın hâlinden anlaması isteniliyor değil mi? Saygıdeğer okurum, biraz düşünelim mi? Sokağa çıkma yasağında aç kalırım diye eve aldığın gıdaları almayı düşündüğün gibi düşünmeni beklerim. Ramazan ayında Doğu Türkistanlı kardeşim oruç tutmasın diye Çin baskı uyguluyor. Sahur vaktinde Türkler evlerinin ışıklarını geçen yıllarda yakamadı, bu yıl da yakamayacak. Korona virüsü ile tanıştık, Çin’i biraz daha tanıdık. Doğu Türkistan’ı biraz daha tanımanızı ve elinizi vicdanınıza koymanızı beklerim.

Peki, ne yapabiliriz? Doğu Türkistan için yapılan yardım kampanyalarını yazmayı doğru bulmuyorum çünkü birçok siyasi noktaya çekilebilir. Fakat şu kadarını söyleyebilirim: yardım etmemiz mümkündür. Uzaktaki çocuklarımızı, kardeşlerimizi bu musibetten korumak için yakınımıza çektik. Yanıma alamadığım fakat yüreğimden ayırmadığım Doğu Türkistanlı kardeşlerimi tanıyın, bilin. Onların acılarını yüreğinizde hissedin. Biz Kurtuluş Savaşı’ndayken Kazakistan’daki bir büyüğümüz Mağcan Cumabayev bizim acımızı yüreğinde hissedip şöyle demişti:

UZAKTAKİ KARDEŞİME

Uzaklarda azap çeken kardeşim / Lale gibi boyun büken kardeşim / Kuşatılmış zalim düşman içinde / Sel gibi gözyaşı döken kardeşim (…)

Şiirin devamını aktarmak için yerim olmadığını düşünüyorum. Azap çeken kardeşlerimizi unutmayalım. Onlar azap çektikçe bizim yüzümüz mübarek Ramazanla da bayramla da gülmez. Esen kalsınlar…