"Üstat" kelimesi dilimize Farsça'dan girmiştir. Kelime anlamı; İlim veya sanatta üstün olan kimse. Usta, sanatkar anlamlarına gelmektedir. Yani kelimenin kendisinin başlı başına bir ağırlığı var. Önünüze gelen zat için bu kelimeyi kullanamazsınız. Bu kelimeyi bir insana unvan olarak kullanabilmen için bu kişinin ilim veya sanatta kendini kanıtlamış olması yani bu sıfatı hak etmesi gerekmektedir.

Ancak günümüzde bu kelime senli benli konuşmada kullanılan bir hitap sözü haline de gelmiş durumda. Olabilir, zaten üstünde durmak istediğim husus bu değil. Esas üstünde durmak istediğim konu halkımızın "üstatlar çelişkisi" olacak. Günümüzde üstat kelimesinin kimler için kullanıldığına baktığım zaman karşıma üç popüler isim çıkıyor. Kadir Mısıroğlu, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek.

Özellikle Kadir Mısıroğlu'nun fanatik takipçileri bu zatın isminin başına üstat kelimesini koymadan telaffuz etmiyorlar. Bir zamanlar Fethullah isminin sonuna "hoca efendi" kelimesini koymadan söyleyemedikleri gibi. Neyse konuyu dağıtmayayım. Kadir Mısıroğlu'nu ilk olarak televizyonlarda Atatürk'e çok ağır ithamlar ve eleştiriler yöneltirken tanımıştım. İnternette de dakikalarca bu türden konuşmalarına ulaşabilirsiniz. Bir de sürekli fes ile dolaşıyor. Kendince yeni rejimi bu şekilde protesto ediyor. Özel yaşamına karışamam ancak isminin başına üstat kelimesi konulan bu adamın İstiklal Marşı'mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy hakkındaki sözlerine yer vermek istiyorum.

"Ben Akif yanlış bir şey söylediyse tenkit edemez miyim? Bu nasıl bir şey.Yunanla öç için mi dövüştün, ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal diyorsun İstiklal Marşı'nda. Bunları hiç düşünmemişler. 80 yıl sonra Yunan'ı hala Sakarya'damı vehmediyorsun da "Korkma" diye başlatıyorsun. Niye korkacam lan, dünya benden korksun   p.zevenk-desene. Mehmet Akif serserinin teki.."

Bu adamın bu sözlerini savunan bazı çevrelere bakıyorsun savunmaları şu oluyor: "Üstadımız orada p.zevenk demiyor, sesler karışmış. Yahu kardeşim hadi orada p.zevenk demiyor diyelim "lan, Serseri" kelimelerini de mi kullanmıyor? Zaten 2015 yılında bu konuşması nedeniyle kendisine açılmış davaları kaybetmiştir ve özür dilemek zorunda kalmıştır. İşin ilginci bu adama üstat diye hitap edenler İstiklal Marşı'mızın yazarı Mehmet Akif'ide çok büyük bir üstat olarak görüyor. Bu ne yaman çelişki?

Gelelim üstat Necip Fazıl'a. Daha çok muhafazakarların ve milliyetçilerin benimsediği ve sahiplendiği bir şairimiz. Necip Fazıl'ın şairliğine, yazarlığına edecek lafım yok. Zaten konu onun kişiliği ve sanat anlayışı değil. Ancak onun da Mehmet Akif Ersoy hakkındaki düşüncelerini belirtmek isterim. Bu iddiaları Cafer Gariper'in "Necip Fazıl'ın Mehmet Akif'e Eleştirisi" makalesinden aktaracağım. "Necip Fazıl yazılarında, röportajlarında ve konferanslarında Mehmet Akif'i kendi söyleyişi ile dava ve düşünce adamı olarak üstün nitelikler taşıyan biri olarak görmez. Ayrıca Necip Fazıl'ın ölçüsüyle Mehmet Akif gerçek bir şair değildir."

Bu iddialara kanıt olarak Necip Fazıl'ın kendi çıkardığı Büyük Doğu dergisinde "Edebiyat Mahkemesi" başlığı altında yayınlanan dizinin  "Edebiyat Mahkemesi Mehmet Akif" başlıklı yazısına bakılmalıdır.

Necip Fazıl'ın ikinci büyük çıkışı ise Mehmet Akif Ersoy'un yazmış olduğu İstiklal Marşı'na alternatif olarak yeni bir marş yazması. 1938'de de Ulus gazetesi yeni bir İstiklal Marşı için yarışma açmış. Necip Fazıl Kısakürek bu yarışmaya kendisinin de katıldığını "Babıali " adlı otobiyografisinde anlatır. Onun bu hareketi Mehmet Akif'e ve onun anlayışına karşı olduğunu çok açık bir şekilde gösteriyor. Peki Necip Fazıl, Mehmet Akif'i eleştiremez mi? Cevabım evet eleştirebilir olacaktır. Zaten ben Necip Fazıl'ın şahsiyetini ve düşüncelerini yargılayacak değilim. Benim işim Necip Fazıl'a üstat diyen aynı zamanda Mehmet Akif'i de üstat olarak gören, üstat dedikleri şahısların birbirleri hakkındaki düşüncelerinden haberleri bile olmayan güruhla.

Gelelim takrar "Üstat" Kadir Mısıroğlu'na. Peki bu fesli adam, Necip Fazıl hakkında ne diyor? Konuşmasını aynen aktarıyorum:
"Necip Fazıl bey, bu davaya ilk başlayan bir adam olmak itibariyle müstesna bir değeri vardır. Ama bu değer dışında ahlaken müslüman değil. Ben 1980'de vatanı terk ettiğim için, o 83'e kadar yaşadı. Son üç yılını bilmiyorum. Bildiğim zamanlarda islamı hayatta yaşamakla hiçbir alakası yoktu. Aksine İslam'ın men ettiği her şeyi yapan bir adamdı. Kumarı, içkisi... aklınıza ne geliyorsa..."

Kadir Mısıroğlu'nun internette çok rahat bir şekilde ulaşabileceğiniz bu konuşması onun Necip hakkındaki düşüncelerini  ortaya koyuyor. Ona göre Necip Fazıl ölmeden 3 sene evvele kadar islamı ahlakla zerre alakası olmayan bir insan olarak karşımıza çıkıyor. İşin can alıcı noktası yine bu adama üstat diyen aynı güruh Necip Fazıl'ı da üstat olarak görüyor.

Sonuç olarak toparlarsak “Üstat” kelimesinin ağırlığını ve ülkemizdeki şahıslar üzerinden kullanım çelişkisine dikkat çekmek istedim. Zira araştırmayan, akletmeyen, sorgulamayan bir nesil var. Önüne ne atılırsa onu yiyip yutan bir nesil. Kendisine Asım'ın nesli, Necip Fazıl'ın nesli diyen ve aynı zamanda Kadir Mısıroğlu'nun kitaplarını okuyup, videolarını defalarca izleyip tarih öğrendiğini sanan bir nesil. Bu üç ismi örnek vermemdeki amaç ise yine bu çelişkiyi kanıtlamaktı. Zira Kadir Mısıroğlu, Mehmet Akif'i yerden yere vuruyor ona en ağır hakaretleri sayıyor ama olsun ne de olsa o bir üstat. Milli şairimiz zaten üstat onda bir sıkıntımız yok. Necip Fazıl, Akif'in sanat ve dünya görüşü hakkında çok ağır eleştirilerde bulunuyor, yazdığı İstiklal Marşı'na alternatif bir marş yazıyor. Ama olsun o da çok büyük bir üstat. Tekrar Kadir Mısıroğlu, bu sefer Necip Fazıl'a ağır ithamlarda bulunuyor yine üstat. Hepsi üstat! Yahu kardeşim hakikaten soruyorum "Üstat kim?"