Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan yüz milyar liralık Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinin; birçok Avrupa ülkesinde açıklanan paketlerle kıyaslandığında, çalışanın yüreğine o paketler kadar su serpmediği konuşuluyor.

Daha önce dünya çapında yaşanan ve ekonomik nedenlere dayanan krizlerde alınan önlemler ile pandemi sonucu yaşanan krizde alınması beklenen önlemlerin farklı değerlendirilmesi gerektiğini belirten ekonomistler, pakette yer alan maddelerin önemli bölümünün borç ertelemeye dayandırıldığına dikkat çekiyorlar.

SGK primleri ve vergi ödemelerinde 6 ay erteleme, Halk Bankası’na olan kredi borçlarında 3 ay erteleme ve finans sektörüne sosyal amaçlı kredi kullandırılması teklifi, ekonomistlerin vurguladığı maddeler arasında yer alıyor. Oysa pakette, en düşük emekli maaşının bin 500 lira olmasını öngören karar ile Bayram ikramiyesinin Nisan ayı başında ödenmesi kararında olduğu gibi vatandaşın hayatına direkt olarak dokunan maddelerin çoğunlukta olması bekleniyordu. Örneğin, iş dünyası için aksayan kredi ödemeleri nedeniyle kredi siciline mücbir sebep notu düşülürken, ferdi kredi geri ödemelerinde zorlanan vatandaşlar için de bu karar alınabilirdi.

Faaliyetlerini durdurma noktasına gelen işyerlerinin çalışanları için, işverenin başvurması durumunda Kısa Çalışma Ödeneği devreye girerken, faaliyetini sürdüren ama çalışan sayısını ücretsiz izin yöntemiyle azaltmak zorunda kalan firmaların çalışanları bu süreci nasıl atlatabilecekler? Ücretsiz izin verilerek çözümsüz bırakılan çalışanlar, bunun yerine işten atılmaları durumunda işsizlik maaşı ile idare edebilecek ve bu maaşlar İşsizlik Fonundan karşılanacak olduğuna göre; izinli sayılmaları ve bu süreçte maaşlarının yarısının işveren, yarısının da fon tarafından karşılanması zor bir çözüm müdür? Aynı süreçte SGK primini erteleyerek değil, ödenmiş kabul ederek destek sağlayan bir önlem paketi beklemek, fazla hayali bir düşünce midir?

Borç ve ödemeleri ertelemek vatandaşlara ve firmalara nefes aldırabilir ancak bu nefes, suyun altında kalacağımız sürede hepimize yetecek kadar derin bir nefes midir, bence önemli olan budur.

Bizim dışımızda devlete Baba diyen başka bir ulus var mı, bilmiyorum. Devlet Baba, salgın nedeniyle evlerimizden çıkmamamızı, bunun 3 hafta veya daha fazla sürebileceğini söylüyor, 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı uyguluyor. Vatandaşlar da çocuklarını koruyup kollamaya devam eden Devlet Babadan biraz daha esirgenme ve tüm çocuklarına eşit muamele bekliyor.

Üretime devam edecek olan fabrikalarda, onlarca hatta yüzlerce işçi yan ana, omuz omuza çalışacak. Tarlalarda üreticiler, ekim dikim ve hasat zamanlarını salgına göre ayarlama lüksüne sahip değiller. Mevsimlik tarım işçileri, temiz ve bakımlı konteynerlere kavuşturulmayı bekliyor olabilirler.

Ne demişti Şeyh Edebali; “Canlılar, bağışıklık sistemi güçlü olursa yaşayabilir. Devletin de güçlü olması, milletin sağlıklı olmasına bağlıdır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”