Güney Amerika'daki bir minik devletle; hatta uzak okyanuslardaki adacıkların halkları ve onları devletiyle düşman olsak bile; o düşmanlıktan az veya çok zarar görürüz.

Bitişik komşularımızla küsülü ve karşılıklı düşmanlık içinde olursak; her an savaş stresi içinde kalırız; "Şuradan mı saldırabilirler? Buradan mı?" diye düşünmekten uykularımız kaçar; sağlığımız bozulur. Çalışma ve üretmemiz aksayacağından yoksullaşırız; sağlığımız bozulur.

"Komşu komşunun külüne muhtaçtır" diyen bir söz vardı. Eski kıtlık ve yoksulluk günlerinde; birçok evde yakacak odun ve kömür bulunamazdı.

Zengin bir komşu veya akraba varsa; onun ocağında veya sobasında yaktığı odun ve kömürün sıcak külü; yoksul komşunun mangalına dökülür. O külde fukara aile soğuk yemeğini ısıtırdı.

Komşularıyla kavgalı olan bir ailenin işleri düzgün gitmez. "Nereden bir tehlike gelecek?" korkusuyla; zaten doğru dürüst uyunamaz. Uykusunu uyuyamayan insanların ve toplumların, sağlığı da bozulur.

Komşularıyla kavgalı olan devletler; gelirlerinin ve bütçelerinin önemli kısmını silah satın almaya ayıracağından; gerekli ve yararlı yatırımlara para bulamazlar. Ya yüksek faizlerle borçlanmak; ya da ipotekler altında hür iradelerini kaybetmek zorunda kalırlar.

Avrupa devletleri, birbiriyle ihtilaflı oldukları dönemlerde; arada çatışmak zorunda kalırlardı ve huzursuzdular. Halkları da bugünkü kadar müreffeh ve mutlu değildi. Ne zaman ki; aralarındaki ihtilafları aşarak barıştılar. Sonra anlaşıp AVRUPA BİRLİĞİNDE bütünleştiler. Ondan sonra dünya çapında güçlü ve saygın hatta zengin duruma geldiler.  Biz de o birliğe girmek için uğraşıyoruz; kapı bir türlü aralanamıyor. Birçok tavizler versek bile; Yunanistan'la ihtilaflarımız veya başka bir engel çıkıyor; o isteğimiz hiçbir türlü gerçekleşmiyor. Oysa NATO ittifakının üyesi olarak aynı bir gurubun içindeyiz.. "Bizi niçin öteliyorlar?" anlamak olanaksız!