Her yıl olduğu gibi bu yıl da üniversite tercihleri başladı. Malum sebeplerden dolayı geç de olsa. Kendim de aynı tercih dönemlerinden geçmiş biri olarak o dönem yaşadıklarımdan ve tercih sonrası öğrencilik yıllarımda edindiğim tecrübelerden de yola çıkarak, tercih yapacak sizlere birtakım tavsiyelerim olacak. Üniversite tercihleri 6-14 Ağustos 2020 arasında 8 günlük bir sürede yapılacakmış. Bu 8 günlük sürede vereceğin karar hayatını kısa ve uzun vadede mutlaka etkileyecektir. İyi düşün.

İlk söyleyeceğim şey; alınan puan ve sıralamalar tercih için yanıltıcı olmasın. Üniversite okuyorum demek için Üniversite okunmaz. Üniversiteye gittikten sonra keşke dememek için çok iyi karar vermelisin. Hayatının belki de geri kalanına yön verecek bu tercihi sadece rehber öğretmenlerinin veya ailenin belirlemesine izin verme derim. Çok iyi dedikleri bir üniversiteye girersin ancak bir süre sonra kendini o bölüme ait hissetmeyebilir, dersler ilgini çekmeyebilir ve bundan dolayı çalışmakta ve sınavları vermekte zorlanabilirsin. Bu gibi sıkıntılar baş gösterirse üniversiteyi okumak yerine zamanını yatay geçiş takvimini beklemekle geçirebilir hatta son çare olarak üniversiteyi terk bile edebilirsin. Benim başıma gelmez deme. Çok örnekleri var. İyi düşün.

Yani bir bölümü tercih etmeden önce veya araştırma aşamasında isen kendi ilgi ve tercihlerinden kişisel özelliklerine kadar kendini iyi analiz etmen gerekiyor. Kendini en iyi kendin bilirsin. Başkaları görmek istediğini görür veya görmek ister. Millet seni sadece üniversite okurken görmek isteyebilir. Mesela ben okurken 86 yaşındaki babaannem okuduğum bölümün adını dâhi bilmezdi ama soranlara koltuklarını kabartarak benim torunum üniversite okuyor derdi. Yahut anne veya baban evlatları olarak seni gelecekte iyi bir yaşam kurmuş olarak görmek isteyebilir veya senin sayende el alem denilen kitleye hoş görünmek için ilgin olmayan bir bölüme yönlendirilebilirsin. İyi düşün.

Eğer puanın gelecekte seni hayallerine taşıyamaya yeterli değil veya gelecekte rahat ve huzurlu bir hayat sürmene fırsat tanımıyorsa iyi düşün derim. Sırf üniversite okumak için okuma yanılgısına düşürsen, kazandığın iyi bir dost, arkadaş veya tecrübe haricinde kaybettiğin telafisi olmayan yıllar, gençliğin olabilir. İyi düşün.

Sadece üniversite okumak için “artık başka denizlere açılmalıyım” fikrinden yola çıkarak belki kendi il veya ilçende bile olan bir bölümü okumak için İzmir gibi denize yakın diye veya İstanbul gibi metropolleri görmek için “dur şurayı yazayım” diyerek üniversite tercihi yapma derim. Zira küçük gölünden hiç çıkmamış biri olarak büyük denizlerde kaybolabilir, debelenebilir ve hatta boğulabilirsin. Teşbihte hata olmaz. Gölünden hiç çıkma demiyorum. Gölden doğarak denize akan bir nehir gibi bağlarını koruyarak ve denizden sonra güvenli bir şekilde okyanusa varabilmen şartıyla. Tahmin edeceğin gibi bu okyanus “gelecektir. Eğer nihai hedef okyanus ise elbette denizlere açılabilirsin ama değilse unutma “deniz bitti mi gemi durur ve duran gemi artık gemi değildir.”

Kısacası bu tercih döneminde hedefin her zaman okyanus olsun. Ha eğer değil okyanus deniz bile gözükmüyorsa okyanusa gitmenin hayalini kurarak daha çok çalış ve iyi düşün.