Bazı ürünlerde üretici ile market arasındaki fiyat farkının 4 katı aştığını vurgulayan TZOB Genel Başkanı Bayraktar; “Üreticide 34 kuruş olan karpuz, tüketiciye 1 lira 50 kuruşa yani 4,4 kat fazlaya ve aynı şekilde kuru soğan 4 kat, patlıcan 3,7 kat, nohut 3,2 kat, salatalık ve kabak 3,1 kat fazlaya satılmaktadır” dedi. 

“Haziran ayında fiyatı en fazla artan ürün kırmızı mercimek olmuştur. Bu fiyat artışı yeni sezona ait olup, kuraklıktan dolayı yeterli ürün arzının olmamasından kaynaklanmıştır. Patatesteki fiyat artışında ise Adana’da hasadın bitmesi nedeniyle arzdaki yavaşlama etkili olmuştur. Kayısıda meydana gelen don, kuru kayısı fiyatlarının yükselmesinde rol oynamıştır” değerlendirmesinde bulunan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:

Kuraklıktan etkilenen il sayısı 52’ye yükseldi. Hububat ve baklagiller kuraklıktan en fazla etkilenen ürünlerdir. Bu yıl arpa, buğday ve kırmızı mercimekte önemli üretim kayıplarının olacağı beklenmektedir. Kuraklık, sadece geçtiğimiz sezon ürünlerini değil, bu sezon ekilen ürünleri de etkilemektedir. Kuraklıktan etkilenen üreticilere verim kayıplarına göre 100 liraya kadar destek verileceği açıklandı. Ancak, şimdiye kadar yetkililerden desteklerin ne zaman, hangi orandaki zarara, ne kadar miktarda ödeneceği net olarak belirtilmedi. Ayrıca Ziraat Bankası ile Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borç ertelemesinin faizli mi faizsiz mi olacağı konularında da net bir açıklama yapılmadı. Hükümetimiz ikinci bir kuraklık yardım paketi açıklamalıdır. 

Geçtiğimiz yılın Ekim ayından bu yılın Haziran ayına kadar olan dönemde 36 ilimizde doğal afet meydana geldi. Hububat, baklagiller, yem bitkileri, diğer tarla bitkileri, sebzeler, meyve ağaçları ve seralarda ciddi verim kayıpları yaşandı. Balıkçı barınakları, üreticilerin evleri, ahırları, hayvanları önemli oranda zarar gördü. Bu afetlerden zarar gören üreticilerimizin kredi borçlarının faizsiz ertelenmesi, üreticilere hibe olarak fide, fidan, tohumluk dağıtılması ve faizsiz kredi verilmesi için TZOB olarak girişimlerimiz sürüyor.

Dışa bağımlı girdilerin fiyat artışına üreticilerin yetişmesi imkansız. Döviz kurları yükseldiği takdirde girdi maliyetleri artıyor, girdi kullanımını azaltan üretici ise düşük verimle karşı karşıya kalıyor. Sadece mevzuat düzenlemesiyle değil piyasayı dengeleyecek kurumların yeniden hayata geçirilmesi de dahil ciddi önlemlerin alınmasının zamanı geldi. Zamanında alınmayan tedbirlerin faturası maalesef yüksek oluyor.

Et, süt ve yem politikaları üretici ile tüketici lehine yeniden gözden geçirilmelidir. Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt tavsiye fiyatı, süt üreticilerinin zarar etmesine yol açacak, yeme neredeyse her hafta zammın geldiği bir düzende çiğ süt fiyatlarını 6 ay gibi uzun bir süre sabitlemek, süt üretiminin kesintiye uğramasına sebep olacaktır.

Hayvancılık ülkemiz için bir milli güvenlik meselesidir. Kırmızı et sektöründe de tehlike çanları çalmaya başladı. Üretici karlılığını kaybedip damızlık hayvanlarını elinden çıkarırsa hem hayvancılık sektöründe işsizlik seviyesi yükselir hem de bu ürünleri fahiş fiyatlarla almak zorunda kalan ya da almaya gücü yetmeyen tüketicilerin tepkisiyle karşı karşıya kalırız. ESK, piyasaya etkin müdahale etmeli, alım fiyatlarını artırarak piyasayı düzenleyecek miktarda alım yapmalı, serbest piyasa fiyatlarını 58 lira bandına çekecek müdahalede bulunmalıdır. Ayrıca bu süreçte perakende et fiyatlarını indirmeye yönelik karkas, lop et ve kasaplık hayvan ithalatı yapılmamalıdır.”