“Kuraklık ve Tarım Politikaları” başlıklı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Akşehir ve çevresinde son yılların en kurak mevsimini yaşanmaktadır. Bir zamanlar ülkemizin en büyük 5. gölü olan Akşehir Gölü’nü besleyen akarsular üzerine plansız, irili ufaklı birçok baraj yapılarak göl kurutulmuştur. Sulama kuyularının sürekli çalışmasından dolayı, milyonlarca yılda oluşan yeraltı sularının su seviyesi hızla düşmektedir. Yeraltı sularının düşmesi bölge tarımı için tehlike arz etmektedir.

Akşehir ve bölgesinde, hükümetin kuraklıktan dolayı bir çalışması var mıdır? diye sormak gerekiyor.

-Çözüm olarak çiftçilere sunduğu bir önerisi var mıdır?

-Çok su isteyen bitkiler yerine az su ile yetişen bitkilere destek vermek gibi bir önerisi var mıdır?

Çiftçilerin kullandığı yağmurlama ve damlama sulama sistemlerinde kullanılan boru ve ekipmanlarının yüzde 100’ü aşan fiyat artışları ve gübre fiyatlarının geçen yıla oranla yüzde 100’ün üzerinde artışı, üreticinin çok ağır bir yükün altında kalmasına sebep olmuştur. Kuraklıktan dolayı daha çok enerji tüketen çiftçi bu seneyi çok ağır atlatacaktır.

Elektrik fiyatlarına her ay yapılan zam, tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarının artışı, kuraklıktan dolayı daha çok enerji tüketmesi çiftçinin şimdiden faturaların nasıl ödeneceği konusunda kara kara düşünmesine neden olmaktadır.

Hükümetin, çiftçilerle ilgili kuraklıktan kaynaklanan bir söylemini duyamadık. Üreticilerin bağlı bulunduğu sözde tarım ve ziraat odalarından da ne yazık ki bir açıklama yapan olmadı.

Üretici kaderine terk edilmiştir. Üreticinin ürettiği ürüne yüzde 15, yüzde 26 arası fiyat artışı sağlanırken; girdi maliyetleri yüzde 100’den daha fazla artmıştır. Bu; sürdürülebilir bir tarım politikası değildir.

Kuraklıktan dolayı saman, yonca, yem fiyatlarındaki artış, zor günler geçiren süt ve besi üreticilerini, içinden daha da çıkılamaz bir durumda bırakacaktır.

Kuraklığın üstüne, yağmurlama, elektrik, gübre, motorine ve tarımsal ilaçlara gelen zamlar çiftçiyi çok zor durumda bırakmaktadır. Kimsesiz bırakılan üretici kaderine terk edilmiştir.

Ayrıca bölgemizde üretilen kırmızı meyveler (Kiraz, Çilek, Vişne) için de aynı durumlar söz konusudur. Bu meyveler için de taban fiyat uygulaması yapılmalıdır. Üretici her yıl piyasayı belirleyen bir kaç firmanın alım fiyatına razı oluyor. Üreticinin emekleri boşa gidiyor.

Pandemi boyunca fedakarlık yaparak toprağını ekip dikerek üretime katkı yapan çiftçimizin emeklerini görmezden gelmemeliyiz. Unutmayın ki kalkınmanın tek yolu üretmektir!”