SEYYİD ABDULLAH’IN GERÇEK HAYAT HİKÂYESİ

Seyyid Abdullah, Akşehir Çakıllar köyüne yerleşerek burada bir zaviye kurmuş ilim adamlarından birisidir.

Çakıllar köyüne yerleşen Seyyid Abdullah ile Argıthan’da yaşayan Şeyh Abdullah’ın hayat hikâyeleri ne yazık ki kaynaklar tarafından birbirine karıştırılmış ve sanki bir kişi imiş gibi anlatılmaktadır. Akşehir’de ışık olmuş bu kişileri tarihi hakikatlere uygun olarak ve gerçek kaynaklara dayanarak tanıtmaya çalışacağız.

Şeyh ve Seyyid birbirlerinden farklı kavramlardır. Şöyle ki; Seyyid; Efendi, bey, ileri gelen baş, reis demektir. Nesebi Hz. Hüseyin (RA) yoluyla Resûlullah’a (S.A.V) ulaşan kimseleri ifade eden Arapça bir sıfattır. Şeyh ise tarikat veya zaviye yöneticisidir. Seyyidlik soydan gelmekte, Şeyhlik ise yönetici olduktan sonra alınan bir unvandır.

Seyyid Abdullah, Akşehir’de zaviyesi bulunan Seyyid Yunus’un çocuklarından biridir. Vakıf defterlerinde İstanbul’un fethine Seyyid Yunus’un çocuklarının gittiği belirtilmektedir. 1417 yılında Akşehir’de ölen Seyyit Yunus’un yerine büyük oğlu geçtiği için Şeyyid Abdullah’ın küçük kardeş olması muhtemeldir. Buna göre Seyyid Abdullah 1400’lü yılların başında Akşehir’de doğmuştur.

İlk eğitimini babasından almış, zaviyede kendini yetiştirmiştir. Babasına Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey tarafından verilen Çakıllar Köyü’ne giderek buraya yerleşmiş ve kendi zaviyesini kurmuştur.

Seyyid Abdullah Efendi, hayır yapmayı, elinde ne varsa fakirlerle paylaşmayı severdi.  Zaviyesine gelen misafirleri iyi karşılar, onları üç gün karşılıksız olarak besler ve barındırırdı. Onların getirdiği hediyeleri fakirlerle paylaşırdı.

1453 yılında İstanbul Fethi’ne asker olarak katılmış ve bundan dolayı Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından cezalandırmak maksadıyla vakıf topraklarından bir kısmı alınarak tımara verilmiştir.

1483 yılındaki vakıf kayıtlarında zaviye şeyhi olarak oğlu Seydi Ali’yi görüyoruz. Dolayısıyla Seyyid Abdullah, 1483 yılında önceki yıllarda vefat etmiştir. Zaviyesinin naziresine gömüldü. Günümüzde Çakıllar Köyünde bulunan türbe içerisinde kitabesi olmayan mezar büyük bir olasılıkla Şeyh Veli Baba’ya ait olmayıp Seyyid Abdullah’a  aittir.

Seyyid Abdullah, Zaviyesinin uzun yıllar ayakta kalabilmesi ve masraflarının giderilmesi için bir vakıf kurmuştu. 1483 yılı vakıf kayıtlarına göre:

“Seydi Yunus Zaviyesine Verile Gelen Yaklaşık 50 Dönüm Olduğu Tahmin Edilen Arazi ve Meyveli Ağaçların Vergisi Geri Verilerek  “Mülkü Devamlı Olsun” Padişahın Hükmü ile Şeyhlik Makamı Seydi Ali’nin Tasarrufunda Olan Akşehir’e Bağlı Çakırlar Köyünde Seyyid Abdullah Zaviyesi Vakfı

Şehir’de bulunan taş değirmen altıda biri senelik 200

Meyve ve sebze bahçesi 4 sıra,

Ceviz ağaçları 15 sıra

Bütün mahsullerden oluşan gelirler ve değirmen ve ceviz ve koyun, keçi vergileri ve diğerleri 300”

Kayıtlardan anlaşıldığı üzere Şeyh Abdullah’ın yerine Şeyhlik makamına Seydi Ali geçmiştir. İ. Hakkı Konyalı’nın yazdığı gibi Şeyh Veli Baba değil, dolayısıyla Çakıllardaki türbede yatan kişide Şeyh Veli Baba değil, Seyyid Abdullah’tır.

1530 tarihli 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman Ve Rûm Defteri kayıtlarında Seyyid Abdullah’ın Akşehir Çakırlar Köyü’nde bir zaviyesi olduğu belirtilmektedir.

Yüz yıllar boyu hizmet veren bu zaviyeden günümüze bir türbe nişane olarak kalmıştır.

 

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }