Uzun süredir, Sultan Dağlarında doğa yürüyüşü yapan arkadaşlarımdan ısrarla davet almama rağmen, şehir merkezinde belirlediğim güzergahta yürüyorum diyerek, gitmiyordum. En sonunda emri vaki olarak, davete icabet etmek zorunda kaldım.

Akşehir’in sırtını dayadığı Sultan Dağları, her beldeye nasip olmayan güzelliklere sahip. Bölgemizin aldığı yağış miktarından tutun, rüzgarına varıncaya kadar bir çok faydayı bu sıra dağlarına borçluyuz. Sultan Dağları, aldığımız nefesin oksijen deposu, içtiğimiz suların kaynağıdır.

Birileri hiç tanımadığı kişilerin kullanımı için, oturup dinlenilecek ortamlar hazırlamış. Pınarın başındaki ağaçlara, iple bağladıkları tel kafeslerin içine tava, bardak, tuz, çaydanlık, deterjan, bulaşık süngeri dahil her şeyi hayrat olarak korunaklı bir şekilde yerleştirmişler, içiniz rahat bir şekilde kullanabilirsiniz.

O kadar ince düşünmüşler ki, yeni dikilmiş çam fidanı zarar görmesin diye etrafına çıtalar çakarak, file bile germişler.

Arıkovanı yerleştirenler, koyun ağılı yapanlar, tabi ki olmazsa olmaz keçiler, her şey doğal halinde, dağda köpekler dahi aç değil. 

Çarşıda pazarda ön yargıyla baktığınız kişilerin, dağda yürürken mülayim tavırlarına, yardımsever olduklarına şahit oldum.

Simaen tanıdığınız biri, mangalın başında yelpaze sallarken, ısrarla sizi yemeğe, bir başkası odun ateşinde pişirdiği çaya davet ediyor. Tanısın tanımasın, herkes dostça selam veriyor, bir ihtiyacınız var mı diye soruyor.

Demek ki; Sultan Dağları misafirlerine sağlık ve huzur vermekle kalmıyor, hoşgörülü olmayı, saygı duymayı, insan olmayı öğretiyor.

Akşehir’in neresinde olursanız olun, 15 dakikada dağın eteklerinde, 45 dakika sonrada Sultan dağlarının içinde bulursunuz kendinizi.

İster Hıdırlık’tan yürüyün, ister Atakent’ten, ister Kuruçay’dan, isterseniz aracınızla Tekke’den, ama mutlaka dağa çıkın.

İnanıyorum ki, siz de benim gibi doğayla iç içe, dağ yürüyüşünün hastası olacak ve tekrar çıkabilmeyi iple çekeceksiniz.

Avazınız çıktığı kadar bağırabilir, hatta benim gibi kulağı tırmalayan sesiniz varsa, türkü bile çığırabilirsiniz.

Akşehir Aktif Dağcılık Eğitim Merkezi Gençlik Spor Kulübü (AKADEMİK) üyelerinin çevre temizliğini yaptığı ve hoş bir ortam hazırladığı KİTAPFON alanında, pınarın başında kitap okuyup dinlenebilirsiniz.

Dağda bulunan düz alanlarda yaşamış Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Romalılar, Bizanslılar kendilerini buralarda emniyete almışlar ve şu an bizim yaşadığımız yerlere hep yukarıdan bakmışlar. Kaynağından içmişler sularını, tarım yapmış, meyve bahçeleri oluşturmuşlar.

Zirveye yaklaştığınızda, sizi merdiven gibi dizilmiş yeşil renge bürünmüş kayalıklar ve hala erimemiş karla kaplı zeminler karşılıyor. Oralarda nefes almak, yeşile bakmak, gökyüzünü temaşa etmek, vücudunuza zindelik ve sağlık katıyor.

Şimdi de o güzellikleri bırakıp, aşağıya inmek istemiyorum, İbrahim…