Siz hiç sabaha kadar mahallenin büyük küçük her ferdiyle saklambaç oynadınız mı? Ertesi gününde bütün mahalle toplanıp Tekke’ye giderek kazanlardaki gölleden yediniz mi? Genciyle yaşlısıyla salıncaklarda sallanan insanlara katılıp günahlarınızı döktünüz mü? Gül fidanlarının dibine dilek paraları gömdünüz mü? Ben, bunların çoğuna “Evet… Evet… Hatta bir keresinde şöyle olmuştu” diyerek hikayelere başlayacak insanların arasında büyüdüm. Bu insanları tanıyorsunuz. Hatta şu gece yarısı saklambaç oynayanların adresini bile verebilirim. Uzakta değil… Ben bunları Akşehir’in Altunkalem mahallesinde yaşadım. Birçoğunuzun da yaşadığını tahmin ediyorum.

Hıdırellez gününü geride bıraktık. Gazetedeki yazma tarihimden dolayı yazıyı biraz geç okuyacaksınız. Zor bir dönemdeyiz. Bunların hepsini askıya aldık. Ama bu inanışın kesinlikle yaşaması gerektiğini düşünenlerdenim. Prof. Dr. Nebi Özdemir; “Hıdırellez toplumsal yaşamın kökleşmesini, grup kimliğinin ifade edilmesini, bireysel yeteneklerin sergilenmesini, kültürel mirasın ifade edilmesini ve yeni nesillere aktarılmasını sağlayan karmaşık sosyo-kültürel bir formdur” şeklinde ifade ediyor. Prof. Dr. Erman Artun ise; “Hıdırellez geleneği, bir bayram olarak bütün Türk milletinin topluca katıldığı, kutladığı, bir takım töreleri yerine getirdiği bir bahar bayramıdır” diyerek tanımlıyor. Hızır ve İlyas nebinin buluşması olan bu güzel bahar müjdesi günü Sümerlerin Gılgamış Destanı’nda, İskender Efsanesi’nde, Kur’an-ı Kerim’de ve daha birçok anlatıda geçmektedir. Türklerin Sultan Nevruz’u ile kaynaşmış olan Hıdırellez günü Anadolu’da “Hıdırellez”, Dobruca’ya yerleşmiş Kırım Türklerinde “Tepreş” ve Makedonya’da “Ederlez” adıyla yaşamaktadır.

Hıdırellez’de yapılan birçok inanış vardır. Annemin aktardığına göre Hıdırellez’de iş yapılmaz. On beş gün öncesinde ve sonrasında fasulye dikilir. Günahlarımız dökülsün diye salıncakta sallanılır. Gül fidanlarının dibine dilek dilenip para gömülür. Kazan kurulup gölle kaynatılır. (Türkistan’daki inançlarımızda bulunan kazan kurma motifini görüyoruz.) Ve kalıplaşmış bir tabir vardır: bahar temizliği. Bahar temizliği Hızır Nebi evlerimizi ziyaret edecek diye yapılır. Hıdırellez günü gelmeden evlerimiz tertemizdir.

Biliyorum ki Hıdırellez, anlattıklarımdan çok daha fazlasıdır. Bu yıl seneye ertelenen birçok kutlama gibi Hıdırellez kutlamaları da seneye ertelendi. Evlerimiz hastalık tedirginliği nedeniyle çokça temizlendi. Bugünleri kayıp canlarımızın acısıyla geride bırakacağımızı biliyoruz. Saygıdeğer okuyucularım, çocuklarımıza bu güzel günü yaşatamasak da anlatmayı unutmayalım. Bildiklerimizi ve yaşadıklarımızı onlara anlatalım. Bugünün önemi bana kavratan annem Aytül Ayter’e ve hocam Doç. Dr. Selçuk Peker’e teşekkür ederim. Bugüne özel mâniler okuyalım. Aksaraylı Bektaşi Çoban Mehmet Çil şöyle demiş:

Bugün gökyüzü bulutlu / Hızır’ı bekler gözlerim / Bahar daha da umutlu / Hızır’ı bekler gözlerim.

Toprak baharla buluştu / Koyun kuzuya meleşti / Altı mayıs yeli esti / Hızır’ı bekler gözlerim.

Mehmet Çil der koca evren / Gönül ister her gün bayram / Mülkün sahibinden ferman / Hızır’ı bekler gözlerim.