Uzman Diyetisyen Onat, ciddiye alınması gerektiğini vurguladığı Yo-Yo Sendromuna dair açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Yaşamınız boyunca hızlı kilo veriyor ve bunun mutluluğunu yaşarken verdiğiniz kiloları aynı hızla geri mi alıyorsunuz? Acaba bunun sebebi; duyduğunuz veya gördüğünüz her diyeti kendinize, metabolizmanıza ve yaşam tarzınıza uygun olsun veya olmasın uyguluyor olmanız olabilir mi? Peki diyette yo-yo etkisi ile daha önce sizler de karşılaşmış olabilir misiniz?

Bu isim, Yale Üniversitesi’nden Dr. Kelly D. Brownell tarafından, yo-yo oyuncağının aşağı yukarı hareketi baz alınarak türetilmiştir. Yo-yo sendromu yaşayan kişiler kilo vermekte zorlanmamakta ancak bu kiloyu korumakta güçlük çekmektedirler. Verdikleri kiloyu ya da daha fazlasını geri alan ve sonrasında tekrar ağırlık kaybetmeye çalışan insanlar bir kısır döngüye girer. Bir noktada ise vücut artık kilo vermeye direnç gösterir ve bu noktada kalır. Ağırlık kaybeden kişide kuvvetli yeme isteği ve bu isteği takip eden, önlenemeyen geri dönüşler olmaktadır. Bunun nedeni henüz kesin olarak açıklanmamakla beraber, psikolojik faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.

Peki, bu çok tehlikeli Yo-Yo sendromunun nedenleri nelerdir?

Aşırı yemek yeme ataklarının periyodik olarak tekrarlanması, sürekli hızlı kilo vermek amacıyla popüler diyetler uygulama, kendi sosyal yaşamına uymayan diyetleri devam ettirme, egzersizi sadece diyet süresince yapma ve diyet bitiminde tamamen bırakma, bilinçsiz diüretik/laksatif/zayıflama hapı kullanımı, psikolojik duygu durum değişiklikleri, sık aralıklarla diyet uygulama, düşük kalorili diyet sonrasında oluşan yeme atakları şeklindedir.

Yo-Yo Sendromundan Kurtulmak İçin Neler Yapılmalıdır?

1- Diyetin aynı zamanda yaşam tarzı değişikliği olduğunu kabullenmeli ve bunu uygulamaya hazır olmalısınız.

2- Mevcut yaşam tarzınız ile ideal beslenme arasında köprüler kurmaya odaklanmalısınız.

3- Doğadaki tüm besinlerin sağlıklı beslenme programında olabileceğini, önemli olanın yeterli ve dengeli tüketim olduğunu kabullenmelisiniz.

4- Zayıflamak için bir mucize aramaktan vazgeçip bu sürecin mucizevi sonuçlarına odaklanmadan sağlığınızı korumaya odaklanmalısınız.

5- Sağlıklı ve ideal vücut ağırlığı kaybı için egzersiz oldukça önemlidir. Burada dikkat edilecek nokta zevk aldığınız sporu tercih etmenizdir. Bu sayede egzersiz yaparken mutlu olabilirsiniz ve kilo verme sürecinizde egzersiz sizin için zorunluluk olmaktan çıkarak hobiye dönüşür.

6- Su tüketimini arttırmalısınız. Su tüketiminin artmasıyla birlikte vücudunuz toksinlerden ve ödemden arınır. Sağlıklı ve kalıcı kilo kaybı için günlük 2-2,5 litre su tüketilmelidir.

7- Diyetisyeninizin en iyi yol arkadaşınız olduğunu bilip, ona güvenmelisiniz! Bu madde çok önemli! Neden mi? Yo-Yo sendromu yaşayan bireyler, ruhen ve bedenen yıpranmışlığın yanında doyma hissini kabullenmekte zorlanır. Çünkü bu zamana kadar uyguladıkları tüm yöntemler onlara kilo yönetiminin tek yolunun açlık olduğunu vurgulamıştır! “Doyma hissi” onlara yabancı gelir ve kilo verememekten korkarlar. Bu noktada diyetisyenininiz size uygun beslenme planı oluşturarak yol gösterici olacaktır.

8- Vücut ağırlığındaki yüzde 10 azalma; obezitenin neden olduğu kalp hastalıkları, diyabet ve kanser gibi pek çok hastalığın önlenmesi için çok kıymetlidir. Fakat asıl önemli olan, kaybedilen ağırlığın korunmasıdır.

9- Metabolizma hızınızı azaltacak, kendinizi sürekli aç hissedeceğiniz şok diyetleri uygulamayı bırakmalısınız. Tek tip beslenme yerine vücut ağırlığınız, boy uzunluğunuz ve yaşınıza uygun olarak hazırlanan beslenme programında yer alan karbonhidrat, protein ve yağ ile birlikte vücut için gerekli olan vitamin ve mineralleri içeren besinleri tüketmelisiniz. Ana öğünlerde fazla yemek yemeyi engellemek için ara öğünleri kullanabilirsiniz. Yapacağınız ara öğünlerde süt ve süt ürünleri, meyve, sebze ve kuruyemişleri tercih edilebilirsiniz.

KENDİMİZE NOT: Vücudunuz ve metabolizmanız bir yap-boz değil ve hayat boyu sizinle olacak tek parçanız. Ona iyi bakmak ve korumak, yaşama karşı en büyük sorumluluğumuz! Sağlığınız için bir karar almalı ve sağlıksız beslenme uygulamalarını bir kenara bırakmalısınız. Diyet kelimesi hayatınızdan çıkarılıp, diyetisyeninizle birlikte size özgü sürdürülebilir beslenme planı oluşturmalıdır. Unutmayın; siz ve bedeniniz çok kıymetli. Bu nedenle, bedeninize kötü davranıp ilaç kullanımını bir kenara bırakmak için hayatınıza şu cümleyi yerleştirmek daha doğru olacaktır; Hipokrat’ın da dediği gibi ‘’Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun”.”