Meme Kanseri konusunda farkındalık yaratılmasının amaçlandığı Ekim ayı içerisinde ayrıca 15 Ekim Dünya Meme Sağlığı Günü ve 26 Ekim de meme kanserini sembolize eden Pembe Kurdele Takma Günü olarak belirlenmiş bulunuyor.

Akşehir İlçe Sağlık Müdürlüğü’nce paylaşılan bilgilendirmeye yönelik duyuru şöyle:                

“Meme kanseri, kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Her 8 kadından birinin, hayatı boyunca kansere yakalanma riski vardır.

Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir. Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan “duktal” kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan “lobüler” kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır.

Risk Faktörleri

Meme kanseri gelişiminde bilinen en önemli risk faktörleri; obez veya aşırı kilolu olmak, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, alkol kullanımı, BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler, göğse radyoterapi almış olmak, bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis gibi) şeklinde sıralanmaktadır.

Ayrıca ilk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar, ilk adetini erken yaşlarda görenler (yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı), 55 yaş ve sonrasında menopoza girenlerde (yine uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı) meme kanseri riski artmaktadır.

Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan yani ailesinde meme kanseri öyküsü bulunan kadınlarda da meme kanseri gelişmesi riski, normal toplumdan daha fazladır.

Belirtiler

Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi; memede ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir.

Daha nadir olarak memede çekintiler, deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya çıkmaktadır.

Erken Tanı için 3 temel yöntem

Erken evrede meme kanserleri, diğer kanser çeşitlerinde olduğu gibi ileri dönemlere gelene kadar belirgin bir belirti vermeyebilir. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamanız çok önemlidir. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırır.

Erken tanı için üç temel yöntem uygulanabilir. Bunlar; evde kendi kendine yapılan meme kontrolleri (kadınların 20 yaşından sonraki dönemde, her ay memelerini kendi kendilerine muayene etmeleri gereklidir), meme dokusu içerisinde herhangi bir şüpheli kitle ele geldiğinde vakit geçirmeden doktora başvurulması ve 40-69 yaş arası kadınların 2 yılda bir mamografi tetkiklerini yaptırmaları gerekliliğidir.

Tarama Protokolü

Normalde 20 yaşından sonra meme muayenesi ve yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırmanız önerilir. Bu nedenle, erken dönemde hastalığın yakalanması için kadınların bilgi sahibi olması gereklidir. 50 yaşından sonra 2 yılda bir mamografi çekilmesi önerilmektedir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü; 20-40 yaş arası için ayda bir kendi kendine meme muayenesi, 40-69 yaş arası için ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir mamografi çekilmesi şeklindedir.

Tedavi kararında etkili olan faktörler

Her hastanın tedavisi farklılık göstermekte olup, tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunları gibi birden fazla faktör etkilidir. Multidisipliner bir çalışma gerektiren bu tedaviler; cerrahi, radyoterapi, kemoterapi gibi farklı seçenekleri içermektedir.”