Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan bilgilendirme metninde, konunun önemi; “Bir ülkede rahim ağzı kanserinden kaynaklı ölümü engellenen kadın sayısı, o ülkenin sağlık hizmetleri yönünden gelişmişliği ve kadına verilen değer ile doğru orantılıdır” ifadesiyle vurgulandı.

Rahim ağzı kanserinin, tarama yöntemleri ile erken tanı alarak hastalığa bağlı ölüm oranlarının büyük oranda azaltılabildiğinin kanıtlandığı ve bu taramaların, Sağlık Bakanlığı tarafından kapsamlı sağlık programlarına dahil edildiği belirtilen açıklamada, bu kanser türüne ilişkin şu detaylara yer verildi:

“Rahim ağzı kanseri; önlenebilen bir hastalık ve erken teşhis edildiğinde yüzde 100 tedavi edilebilir bir kanser türüdür. Düzenli rahim ağzı kanseri taramasından geçen bir kadının, bu kanser nedeniyle ölmeyeceği söylenebilir.

Risk Faktörleri

Aşağıdaki özelliklere sahip bir kadınsanız, rahim ağzı kanseri için yüksek risk altında olabilirsiniz:

30 yaşın üzerinde olup tedavi edilmemiş Human Papilloma Virüs (HPV) ve/veya cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlarınız var ise, erken yaşta (16 yaş öncesi) aktif cinsel yaşama başladıysanız, birden fazla seks partneriniz varsa, düzenli şekilde rahim ağzı kanser taramaları yaptırmıyorsanız, sigara içiyorsanız, meyve ve sebzeyi az tüketiyorsanız, düşük sosyoekonomik düzeye mensupsanız, uzun süre (5 yıldan fazla) doğum kontrol hapı kullanma öykünüz varsa, İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü/HIV gibi zayıflamış bağışıklık sistemi söz konusu ise, aşırı kilolu veya obez iseniz, rahim ağzı kanseri olan bir kız kardeş veya anne gibi yakın bir akrabanız varsa, doğumdan önce dietilstilbestrol’e (DES) maruz kalmış iseniz.

Belirtileri Nelerdir?

Rahim ağzında kanser öncesinde gelişen değişiklikler genellikle belirti vermeyip ancak pelvik muayene, Pap testi ve HPV testleri ile erken dönemde tespit edilebilmektedir. Aşağıdaki belirtilerden herhangi biriyle karşılaşırsanız hemen bir sağlık uzmanına başvurunuz:

Vajinadan artan miktarda veya alışılmadık türde akıntı geliyorsa, sırt, bacak veya cinsel organların olduğu bölgede ağrı gözleniyorsa, yorgunluk, kilo kaybı, iştahsızlık gelişmişse, tek ya da iki bacakta şişkinlik varsa, idrar yaparken ağrı gözleniyorsa, normal adet dönemi dışındaki zamanlarda lekelenme tarzında hafif kanama oluyorsa, normalden daha uzun süren veya daha ağır olan adet kanaması söz konusu ise, cinsel ilişki sırasında veya sonrasında kanama veya ağrı gözleniyorsa, menopoz sonrası kanama izleniyorsa.

Erken Teşhis

Tarama ve erken teşhis ile tedavisi yüzde yüz mümkün olan rahim ağzı kanseri, günümüzde kanserden ölüm nedenleri arasında çok geride yer almaktadır. Rahim ağzı kanseri, HPV ile ilişkili olan en yaygın hastalıktır. Neredeyse tüm rahim ağzı kanserleri HPV enfeksiyonu nedeniyle gelişmektedir. HPV ayrıca kadın ve erkeklerde cinsel organ ve ağız boşluğu kanserlerine de neden olmaktadır. HPV’nin tespiti, erken dönemde rahim ağzındaki kanser öncülü değişikliklere işaret ederek kanser teşhisini kolaylaştırmaktadır. Günümüzde rahim ağzı kanserini önlemeye veya erken bulmaya yardımcı olmak üzere geliştirilmiş iki tarama testi yaygın şekilde kullanılmaktadır.

Pap testi (veya Pap smear), uygun şekilde tedavi edilmezse rahim ağzı kanserine dönüşebilecek olan prekanseröz durumları (rahim ağzındaki hücre değişiklikleri) arama esasına dayanır. HPV testi ise bu hücresel değişikliklere neden olabilecek virüsün (insan papilloma virüsü) rahim ağzı hücrelerinde tespiti esasına dayanan bir testtir. Her iki test de son derece basit ve ağrısız işlemler olup aynı anda yapılmaktadır.

Rahim ağzı kanseri, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “önlenebilen bir ölüm nedeni” olarak tanımlanmaktadır. Bu gerçekten hareketle tehlikeli olmasının yanında önlenebilir bir kanser olma özelliğini taşıyan bu hastalık için tüm dünyada tarama yapılması ve her ülkenin kendi kontrol politikasını oluşturması önerilmektedir.

Ülkemizde uygulanan ulusal kanser tarama programı uyarınca, tarama standartlarımız doğrultusunda 30-65 yaş aralığındaki kadınlara her 5 yılda bir HPV ve Pap Testi uygulanmaktadır. Yapılan ilk test sonucu “hastalık yok” olarak değerlendirildiğinde, yani; HPV testinin negatif olması veya Pap-smear patoloji raporunun normal gelmesi durumunda, kişi bilgilendirilir. HPV testine göre; rahim ağzı kanseri yapan virusu taşımadıkları, Pap-smear testine göre, alınan sürüntüde kanser öncülü hücrelerin olmadığı bilgisi verilir.

Bu sonuçlar, rahim ağzı kanseri olmadığını veya ileride asla olmayacağını garantilemez. Kişi, 5 yıl sonra tekrar rahim ağzı kanseri taramasına davet edilir. Pozitif olgular ise teşhis merkezlerimize ileri tetkik için gönderilmektedir.

Tarama Testleri Nerelerde Yapılabilir?

Ülkemizde rahim ağzı kanseri taramaları, ÜCRETSİZ olarak; Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM, Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM), Toplum Sağlığı Merkezlerinde (TSM) ve Sağlıklı Hayat Merkezlerinde (SHM) yapılmaktadır. Taramalar, Bakanlığımız ve Bilim Kurulu’nun hazırlamış olduğu “Covid-19 Pandemisinde Enfeksiyon Kontrol Önlemleri Rehberi” doğrultusunda gerekli önlemler alınarak sürdürülmektedir.

Tedavi

Rahim ağzı kanseri; ameliyat, radyasyon ve kemoterapi ile tedavi edilir. Bu tedavi seçenekleri, hastanın durumuna ve ihtiyacına göre tek başına veya birbiriyle kombinasyon halinde verilebilir. Tedavi; kanserin evresine, tümör hücrelerinin türüne ve hastanın tıbbi durumuna bağlıdır.

Korunma

Günümüzde etkin tarama testlerinin ve İnsan Papilloma Virüs (HPV) enfeksiyonlarını önleyici aşının varlığı sebebiyle rahim ağzı kanseri yüksek oranda önlenebilir durumdadır. Rahim ağzı kanseri erken tespit edildiğinde, yüksek oranda tedavi edilebilir ve uzun süre hayatta kalma ve iyi yaşam kalitesi ile ilişkilidir.

Korunmada dikkat edilecek hususlar; 9-14 yaşındaki kız çocuklara aşı yapılması, tarama testlerinin 30 yaşından itibaren düzenli şekilde yaptırılması, güvenli cinsel ilişki konusunda eğitim alınması, cinsel aktivite sırasında prezervatif (kondom) kullanılması, erkeklerin sünnet olması, sigara kullanılmaması, sebze ve meyvece zengin, sağlıklı beslenilmesi şeklinde sıralanmaktadır.”