Bugünlerde Kutlu Doğum Haftası nedeniyle Peygamberimizi çeşitli etkinliklerle anıyoruz. Ancak 13.yüzyılın sonu ile 14. Yüzyılın başlarında Akşehir’de yaşayan Şeyyad Hamza’nın övgü şiiri gibi bir eser henüz ortaya koyamadık.

Şeyyad Hamza,  yapılan araştırmalara göre 13.yüzyılın son çeyreğinde Akşehir’de doğdu. Bursalı Lâmi’î Çelebi’nin Letâ’if’inde geçen iki Nasreddîn Hoca fıkrasında Şeyyâd Hamza ile Nasreddîn Hoca’nın aynı çağda yaşamış kişiler olarak geçmektedir.  1348 yılında Akşehir civarında bulunan Şeyyad Hamza bu dönemde çıkan veba salgınında iki evladını kaybetmiştir. Bu evlatlarından biri olan kızı Aslı Hatun’a ait mezar taşını Akşehir Nasreddin Hoca Mezarlığında Rıfkı Melul MERİÇ bulmuştur. Evlatlarını kayıp etmesi nedeniyle yazmış olduğu mersiyeye göre 1350 yılında hayatta olduğu bilinmektedir.

Şeyyad Hamza Yunusu takip etmiş Nesimin çizgisinde bulunmuştur. Şiirlerinde musammat özelliği görülen Şeyyad Hamza Ahmet Yesevi, Ahmet Fakih, Mevlana ve Ali’den etkilenmenin yanı sıra kendine özgü şiirler yazmıştır. Hece ve Aruz ölçüsü ile şiir yazan Şeyyad Hamza’nın en büyük özelliğinde şiirlerinde Peygamber aşkını işlemiş olmasıdır. Anadolu’da ilk naat örnekleri yazan şair Şeyyad Hamza’dır. Yusuf u Züleyha eserinden sonra naatları ile tanınan Şeyyad Hamza, Yunustan sonra kaside nazım şekli ile naat yazan şair olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat Şeyyad Hamza’nın naatları Yunusun naatlarından daha fazladır.

Naat: Hz. Muhammet(S.A.V.)'in niteliklerini övmek, ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kasidedir.

 NAAT

Senin aşkın kamu derde devadır ya Resûlellah

Senin katında hâcetler revâdır ya Resûlellah

Senin nurun gören gözler ne ay gözler ne yıldızlar

Nurundan gece gündüzler, ziyâdır ya Resûlellah

Terinden açılır güller sözünden şehd ü şekerler

Seninle hasta gönüller şifadır ya Resûlellah

Habîbsin pâdişahlara tabîbsin derd ü âhlara

Şefaatın günahkâra safâdır ya Resûlellah

Ay u güneş yedi yıldız seni öğer kamu düpdüz

Senin sözünden ayruk söz hatâdır ya Resûlellah

Hased kılar sana iblis zihî ahmak olur telbîs

Seni sevdiği çün İdrîs alâdır ya Resûlellah

Ururlar nevbetin dâim bu beş vakt sünnetin kâim

Gelirse hânına her kim salâdır ya Resûlellah

Mugaylanlar harîr giydi beiyyeler abîr oldu

Senin cefaların derdi vefâdır ya Resûlellah

Satıldı Yûsuf-ı Kenân inen az nesneye pinhân

Seni görmek bana bin cân bahâdır ya Resûlellah

Dâvûd eyninde hil’atin Halîl hânında ni’metin

Mûsâ elinde ibretin asâdır ya Resûlellah

Mübarek türbesi yerde dolu nûr ile perverde

Veli rûhun feleklerde ayândır ya Resûlellah

Makâmın Kâ’be-i Zemzem hemîşe kâim ü muhkem

Hızır ümmetine her dem sakâdır ya Resûlellah

Şeyyâd-ı Hamza ol şâhdan diler kim kurtula âhdan

Seni medhetmek Allah’dan atâdır ya Resûlellah

 

ŞEYYÂD HAMZA