1916 yılında yayınlanan “İlmiye Salnamesi”ne göre Akşehirli Mehmet Lütfi Efendi’ye Osmani ve Mecidi nişanlarından verilmişti.

Akşehirli Mehmet Lütfi Efendi’nin bulunduğu İlmiye sınıfı, Osmanlı Devleti'ndeki başlıca dört enstitüden biridir. Diğer üç ise  seyfiye, mülkiye ve  kalemiyedir.  Devlet kontrolünde örgütlü bir sınıf olan ve tepesinde Şeyhülislam'ın bulunduğu  ilmiyenin başlıca görevleri dini eğitim ve şeriatin doğru bir şekilde uygulanmasıdır.  İlmiye sınıfının kendine özgü kıyafetleri vardı. Müderrislikten Şeyhülislama kadar rütbeleri mevcuttu.

Günümüzdeki anlamıyla ilmiye sınıfının bir yıllığı olan ve 1916 yılında yayınlanan “İlmiye Salnamesi”ne göre; Akşehirli Mehmet Lütfi Efendi, İlmiye Sınıfı Rütbe Sırasına Sahip Kişiler sınıfında idi. Bu dereceye gelebilmek için yani Müderris olabilmek için 11. derece olan Süleymaniye’yi bitirmişti.  En yüksek eğitimi aldıktan sonra iş başında kendini yetiştirmişti.

 Çeşitli medreselerde ders vermeye başlayan Akşehirli Mehmet Lütfi Efendi, Saniye-i Ayasofya-i Kebir (İkinci Büyük Ayasofya) Medresesi’ne 6 Şubat 1905 tarihinde başkan oldu. Üstün başarıları padişah tarafından verilen nişanlarla taçlandırıldı. O devirde İlmiye sınıfında bulunanlara 4. dereceden nişanlar veriliyordu.

 Mehmet Lütfi Efendi’ye önce 4.dereceden Osmanî nişanı verildi. Osmanî Nişanı;  Sultan Abdülaziz dönemine tarihlenmektedir. Bu nişan, devlet hizmetinde başarı göstermiş kişilere iftihar ve imtiyaz olmak üzere çıkartılmıştı. Nişan “Berat” olarak isimlendirilen bir belge ile beraber verilmekte idi. Bu belgede dönemin padişahının tuğrası, nişanı alanın adı, görevi, rütbesi ve nişanın verilme sebebi açıklanmakta idi. Nişana layık olan şahısa hayat boyu aitti. Sahibinin ölümünden sonra devlet hazinesine iade edilmekte idi.

            Akşehirli Mehmet Lütfi  Efendi’ye daha sonra yine 4. dereceden Mecidi Nişanı verildi.  Mecidi Nişanı: 1851 senesinde Sultan Abdülmecid tarafından çıkartılmıştı. Asıl adı “Mecidi Nişanı” olmasına rağmen halk arasında mecidiye nişanı adıyla anılmaktadır. Mecidiye nişanı ilmiye ve askeriye mensuplarından üstün hizmet ve muvaffakiyet gösterenlere verilirdi. Beratla verilen ve kullanılan mecidiye nişanı, kayd-ı hayat şartıyle verilir, nişan sahibinin ölümünde hazineye iade edilirdi. Osmanlı’da  Mecidi Nişanı'ndan 3000 adet basılmıştır.

            1916 İlmiye Salnamesine göre; Akşehirli Mehmet Lütfi Efendi, Huzur-i Hümayun-i Mülkükane Ders-i Şerifi Heyeti’ne (Padişah Huzurunda Yapılan Derslerin Öğretim Üyeleri) seçilmişti. Osmanlı Devleti’nde, padişahın huzurunda ilim adamlarınca yapılan derslere Huzûr-ı hümâyûn dersleri  denirdi. Osmanlı padişahları zaman zaman âlimlerden ileri gelenleri saraya davet ederek, istişare ve onların ilmî mütalaalarını dinleyip istifade ederlerdi. Huzurda dînî konular yanında tecrübî ilimler ile edebî konular konuşulur, ilmî müzakereler yapılırdı. 13 kişiden oluşan Ders-i Evvel yani birinci ders heyeti içerisinde Akşehirli Mehmet Lütfi Efendi’de vardı.

            Padişahlardan nişan alacak kadar iltifat gören Akşehirli Mehmet Lütfi Efendi, onların huzurlarında ders vererek büyük bir alim olduğunu göstermiştir.