Osmanlı döneminde Ramazan ayı yaklaşırken, piyasada ihtiyaç olan her türlü gıda ürününün, eksiksiz ve kaliteli olarak tezgahlarda bulunmasına özen gösterilirdi.

Başta temel gıdalar olmak üzere, fiyatlar makul şekilde sabitlenerek, karaborsa satışlara kesinlikle müsaade edilmezdi. Bu fiyatlandırmalar “narh defteri” adıyla kayıt altına alınırdı. Makul ölçülerde belirlenen fiyatlar, her statüdeki insanın rahatça alışveriş yapmasını sağlar ve fırsatçılara göz açtırılmazdı.

Ecdadımız oruçlarını hurma ya da zemzemle açtıktan sonra akşam namazlarını eda ederek yemeklerini yerler ve dolayısıyla da midelerini korumuş olurlardı.

İftar vakti davetsiz misafirler için kapılarını açık bırakırlar, dileyen iftar etmek için kapıyı tıklatıp “misafir” diyerek rahatça sofralara dahil olurdu. Gelen kişi rahatsız olmasın diye kim olduğu sorulmazdı. İftar sofrasında başkalarının olmasından çok memnun olurlardı.

Ramazan bereketinden hayvanlar da nasiplenir, onlar da unutulmazdı.

Zenginlerin konaklarında üç sofra bulunurdu. Birisi evin beyi için erkek misafirlere, diğeri evin hanımı için hanım misafirlere, diğeri ise konakta çalışanlar ve çat kapı gelen misafirler için kurulurdu. Yemek çeşitleri her üç sofrada da istisnasız aynı olurdu.

Hattatlar tarafından yazılan “az yiyen melek olur, çok yiyen helak olur”, “az yiyen her gün yer, çok yiyen bir gün yer” gibi sözlerin bulunduğu levhalar, yemek yenilen odalara asılı olurdu. Bu sözler; doyma hissi uyandığında sofradan kalkılması için uyarıcıydı.
Günümüzde Korona'dan dolayı gündeme geldiği için duyulan Zimem defteri alışkanlığı, o dönemde sıklıkla yerine getirilen hassas bir uygulamaydı.

Osmanlı döneminde, hali vakti yerinde olanlar; bakkal, kasap, fırın gibi veresiye alışverişlerin yapıldığı dükkana gider, müşterilere ait borç defterini isterlerdi. Defterdeki isimlere bakmadan, dilediği kadar yaprak kopartarak, toplanan borçları öderlerdi. Borçlunun, borcu kimin ödediğini bilmediği gibi ödeyen de kimin borcunu ödediğini bilmezdi.

Dolayısıyla zenginler gurur, fakirler de minnet borcu duymazdı.