24 Ağustos 1922 tarihinde Akşehir’de bulunan Başkomutanlık, Genel Kurmay Başkanlığı ve Garp Cephesi Karargahı, Akşehir’den ayrıldı. Bu ayrılık için bir gün önce Garp Cephesi Erkan-ı Harbiye Reisi Asım Bey, yayınladığı 74 Numaralı Karargâh Emri’nde:

“23.8.38

Karargâh Emri 74 Numara

16.Şube Müdür

1.Başkumandanlık, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti ve Cephe Harp Karargâhı otomobillerle 24.8.38’de Akşehir’den hareket edecektir.

Kamyonetler 24.8.38 saat 10 evvelde hareket edeceğinden saat 9 evvel hazır bulunulacaktır. Emirberler trenle geleceklerdir.

Garp Cephesi Erkân-ı Harbiye Reisi Asım”

(Aslından çeviri: Bebek, İlhami)

24 Ağustos 1922 Perşembe günü saat 10’da komutanların ve askerlerin malzemelerini taşıyan kamyonlar Akşehir’den Afyon’a doğru yola çıktı. Batı Cephesi Karargâhı’nın Akşehir’den ayrılışını Turgut Özakman, Şu Çılgın Türklerde:

“24 Ağustos günü, akşama doğru, Başkomutan, Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı ile karargâhları bir dizi otomobil ve kamyonla Akşehir’den ayrıldılar” şeklinde ifade etmektedir.

Akşehir, tarihinin en heyecanlı gününü yaşıyordu. Erkenden Akşehir-Afyon yolu üzerindeki bütün binaların damları, sokak başları, Gazi Başkumandanı, Büyük Erkânı harbiye Reisini ve 9 ay 10 gündür misafir ettikleri Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa’yı uğurlayacak, selametleyecek ve alkışlayacak olanlarla dolmuştu. Karargâh Binası’nın önüne heyecanlı bir kalabalık gelmişti. Bütün büyük misafirler birer birer Akşehir’i terk ettiler.

Akşehir’deki ikametgâhında sabah erkenden uyanan Mustafa Kemal Paşa yolculuk hazırlıklarına başlamıştı. Daha sonra Batı Cephesi Karargâh binasına gitti. Zamanı gelince aşağı inerek kendisi için hazırlanan otomobile binerek alkışlar arasında yola çıktı.

Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta bu ayrılışı: “24 Ağustos 1922’de karargâhımızı Akşehir’den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirttik” şeklinde belirtmektedir.

Akşehir’den ayrılma sırası Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa’ya gelmişti. O da kendisine ayrılan otomobil ile Akşehir’den Afyon’a doğru yola çıktı.

Nihayet Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın otomobili Karargâh Binası önüne yanaştı. Aşağıya inen İsmet Paşa alkışlar arasında otomobiline bindi, yanına Erkânıharbiye Reisi Asım Bey’i de aldı. Otomobil gözyaşları, alkışlar ve dualar arasında uzaklaştı…

Akşehir’den ayrılış İsmet Paşa’nın notlarında: “Başkumandanı hep cepheye naklediyoruz. Akşam Şuhut’ta yattık” şeklindedir.

Bir subay olarak Garp Cephesi Karargâhı’nda görevli olan Cevdet Kerim İncedayı: “24 Ağustos günü Karargâh-ı umumi Akşehir’den Şuhut kasabaya giderken dikkat ettim. Bir gün evveline kadar müteaddit kolorduların geçtiği bu geniş sahada geride kalmış tek bir nefer ve kırılmış tek bir araba görülmüyordu.”

Biraz sonra minarelerde verilen Es-sâlâların yankıları yaslı ve hüzünlü şehrin üstünde gözle görülmeyen fakat sezilen bir başka tül serpiyordu. Sessizliğe gömülen Akşehir büyük zaferin müjdesini, Gazi Mustafa Kemal önderliğindeki askerlerinin dönüşünü bekliyordu.

“Dönüşünü bekliyor.

Kızıl saçlı çocuklar

Dönüşünü bekliyor.

Ufuklarda kara bulutlar

Dönüşünü bekliyor.

Ay yıldızlı bayraklar

Dönüşünü bekliyor

Mahşeri yaşamış ordular.

Dönüşünü bekliyor.

Kıvılcım kapmış sevdalar

Akşehir’den dalga dalga

Mermi çeken kağnılar

Yalın ayaklı Ayşe’ler, Fatma'lar

Gözü yaşlı yavrular.

Dönüşünü bekliyor.”

Sessiz Akşehir’e gelen bir atlı:

“Savaşı biz kazandık. Zafer bizim. İzmir’e doğru gidiyoruz” diye bağırarak sessizliği bozmuştu. Nihayet Akşehir’de dokuz ay on gün beklenen zafer doğmuştu ve böylece Akşehir, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında etkili bir rol oynamıştı.