En son neyi-neye göre-ve ne zaman ölçtük?

İlk bakışta bu soru matematiksel bir ölçme gibi görünse de “ölçü” kavramı, bünyesinde derin anlamlar içermektedir.

            Yüce Yaratıcı; kâinatı ve tüm canlıları eşsiz ve mükemmel bir “ölçü”ye göre yaratmış olmasına rağmen, biz insanoğlu bunu fark edememekte ve/veya kendimize “yeni ölçüler?” aramaktayız.

            Özellikle son dönemlerde; kişiler ve toplumlar arası ilişkilerde herkes kendi ölçüsüne göre hareket etmekte, kendi ölçüsünü de karşısındakine kabul ettirmeye çalışmaktadır. Ne acıdır ki; sıkıntı-bunalım ve kargaşaların kaynağı da burada yatmaktadır. “Ölçü-lü” ve “Ölçü-süz” kavramlarını da bu yönüyle değerlendirmek yanlış olmaz kanımca.

            Gerek inançların yaşaması ve yaşatılması, gerek dillerin yaşaması ve yaşatılması, gerekse kültürlerin yaşaması ve yaşatılması konusunda ölçümüz maddeci-dünyevi bakış açısı mı olacak; yoksa kadim medeniyetimizin yüzyıllar boyu uyguladığı evrensel insani değerler mi olacak?

 Hele bir de birbirimizin tutum-davranış ve düşüncelerini bilinçsizce ölçme yoluna gidiyoruz ya! Sanki bir tek ölçülü düşünen  ve davranan kendimizmiş gibi…

            Sevgili Dostlar!

 

            Şairler Sultanı Üstad Necip Fâzıl KISAKÜREK’İN

            “ Müjdecim! Kurtarıcım! Efendim!

             Sana uymayan ölçü; hayat olsa teperim.”              

 

dizelerinde ifade edildiği gibi Allah ve Resulü’ne uymayan hangi ölçü olursa olsun elimizin tersiyle itmemiz lazım. Ancak o zaman; egolarımızdan, kaprislerimizden ve tüm olumsuz değer yargılarımızdan kurtuluruz.

            Aksi halde; âdeta bir kısır döngü içinde, üç günlük yalan dünyanın boş ve anlamsız koşuşturmalarıyla uğraşır dururuz.

            Açılan hayat parantezini dolu dolu kapatmak için ÖLÇÜ BELLİ…?