Ünlü bir düşünür, kitaplar beynin çocuklarıdır, der. Katılmamak elde değil. Kitaplar ünlü düşünürün söylediği gibi beynin çocuklarıdır. Kitap yazmanın güzelliği, bir şey üretmenin tadı hiçbir şeyde yoktur.

Çoğu kez gecemizi gündüzümüze katıp yazdığımız kitaplar kolay yazılmaz. Sevgili çocuklar; sizlerin bir iki saatte okuduğunuz kitaplar, haftalarca, aylarca süren uğraşlar sonunda yazılır, üretilir.  Uzun zahmetler sonunda üretilen kitaplar sizler içindir. Sizler o kitapları okuduğunuzda bizler tüm yorgunluğumuzu unuturuz. Sizler okudukça bizler çoğalır, mutlu oluruz. Yeni kitaplar yazmak için moral buluruz.  

Okuyunca ne olur? Bir güzellik demeti oluşur. Tüm yeryüzü gökkuşağıyla donanır. Barış türküleri söylenir her yerde. Mevsim ne olursa olsun, tüm ağaçlar çiçeğe durur. Çevremiz çiçeklerle donanır. Kuşlar, böcekler, kelebekler uçuşur çevremizde. Mutluluğu yudum yudum yudumlarız. İnsan olduğumuzun farkına varırız. Farklı olduğumuzu herkes anlar. Toplumda saygınlığımız olur. Konuşmamız, yazmamız, düşünmemiz değişir. Kimse bizim gibi düşünemez, konuşamaz, yazamaz. Farklı olmak ne güzel değil mi?  

Okuyunca üretmeye başlarız. Bu kaçınılmaz sonuçtur. Çok okuyan kişi farkında olmadan yazmaya başlar. Öykü okuyan kişi, kafasında öyküler kurgular. Şiir okuyan insan şiir üretmeye başlar. Okumak beraberinde üretkenliği de getirir. Ne duruyorsunuz? Haydi, başlayalım okumaya. Yaşam boyu iyi okumalar dilerim…

Düşünmek için ne diyebiliriz? İnsana özgü en güzel bir özelliktir ki değeri parayla pulla ölçülmez. Canlılar içinde başka canlı var mı; düşünen, düşünebilen? Bilim, yok diyor. Kuşkusuz yok, olsaydı doğadaki dengeler daha farklı olurdu. İneğin düşündüğünü var sayalım. Kolay olur muydu ineğin sütünü alabilmek. Düşündüğü için ne diyecekti; her şeyin bir karşılığı var, yok öyle ücretsiz sütümü sağmak.

İnsanlar birbirlerini uyarırken, biraz düşün, derler. Düşünmeden hareket etme, demenin bir yoludur biraz düşün, uyarısı. Hangi yanlış iş yapılırsa yapılsın, altından düşünmeden yapılmış olduğunu kanıtlayan pek çok şey çıkar karşımıza. Düşünmek var olmanın da kanıtıdır. Descartes; “Düşünüyorum, o halde varım” demiştir. Düşünebilmek, güzellikler düşünebilmek, ne hoştur.  

Dünya belli bir yere geldiyse bunu güzel düşünenlere borçludur. Uygarlık, güzel düşünen insanların eseridir. Güzeli, iyiyi düşünmeselerdi, mağaradan çıkabilir miydik? Yorumu size bırakıyorum. Düşünmenin sınırı, ucu bucağı da yoktur. Düşünmeye gem vuramayız, sınır da koyamayız. Sansür de uygulayamayız. Hep güzel düşünelim, dünya güzelleşsin. Düşünceleriniz her zaman gülümsesin…

Düşünceler çiçek açarsa üretim başlamıştır. Üretim beynin merkezinde gerçekleşir. Yaşama, insanlığa gerekli olanları üretebilmektir önemli olan. Bilimsel eserler, düşünsel, sanatsal, duygusal bir şeyler üretebilmek de insanın en önemli özelliğidir. Yazılan bir şiirin değeri neyle ölçülebilir ki, şiire beste yapmak üretmekle mümkündür. O besteyi herkesin yapamayacağını unutmayalım. Değerini ona göre verelim. Öykü yazmak, roman yazmak, resim yapmak üretkenliğin örnekleridir. Üretelim ki yarına kalsın bir şeyler…  

Yazıya adını veren başlıkta üç önemli etken var. Bunları küçük beyinlere eğiticiler vermelidir. Okuyan, düşünen, üreten bireyler ancak böyle yetişir. Meslek yaşantımda öğrencilerime düşünmeyi öğretmeye çalıştım. Aradan yıllar geçti. Otuz yıl önceki öğrencim de üç yıl önceki öğrencim de aynı sözü söylüyorlar; “Öğretmenim, bize düşünmeyi öğrettiniz.” İşte o zaman dünyalar benim oluyor. İnsanlara düşünme yollarını gösterebilmek, bunu yaşam biçimi haline dönüştürebilmek, çok önemli bir şey bence.

Düşünmeyi becerebilen kişi kendi yolunu çizecektir. Doğruyu yanlışı ayırabilecektir. Kendinse gem vurmak isteyenlere karşı çıkacaktır. Ne çektiysek düşünmeyi bilmeyen, beceremeyenlerden çektik. Düşünen insan okuyacaktır. Üretecektir. Nadide sanat eserleri düşünen kişilere aittir. Bir resim, bir müzik eseri, bir şiir, öykü, roman düşünmenin sonucunda ortaya çıkmıştır. Düşünce üretkenliği kamçılamıştır. Ne mutlu düşünen, okuyan, üreten insanlara…