Nasreddin Hoca’mızın çocukları hakkında elimizde kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak “gül-düşün”lerinden yani fıkralarından hareketle ve bulunan mezar taşları sayesinde Hoca’mızın iki kızı ve bir oğlu olduğunu belirtebiliriz. Mezar taşına göre kızlarından birinin adı Dürrü Melek’tir.

Dürrü Arapça bir kelime olup “inci” anlamına gelmektedir. Günümüzde de kızlara İnci adı konulmaktadır. Melek adı yine Selçuklu devrinde yaygın bir kadın adıdır. Genellikle bekar kızlar kendi adlarıyla birlikte Melek adını da kullanıyorlardı.

Mehmet Önder, “Güldüren Gerçek” adlı eserinde Hoca’nın iki kez evlendiğini, ilk karısından iki kızı olduğunu ve bu karısı ölünce yeniden evlendiğini ve ikinci karısından da bir oğlu olduğunu belirtmektedir. Eski yazma eserlerde Nasreddin Hoca’nın kızları ile ilgili pek çok fıkrası vardır. Bunlardan ikisi şöyledir:

“Bir gün Hoca evinde kilere girüb yatur. Birkaç günden sonra Hoca'nın kızı kilere bir şey almağa girer, görür ki Efendibabası bir küb ardına girüb [38b] saklanmış.

"Hay Efendibaba bunda n'eylersin?" dedikde, Hoca:

"N'eylesem gerek, şu ananın elinden şu gurbet illerde öleyim", demiş.”

Bir diğeri ise;

“Nasreddin Hoca, bir gün, kızının eline testiyi vermiş ve yanağına bir tokat atıp;

"Sakın testiyi kırma", diyerek çeşmeye, su almaya göndermiş.

Görenler, çocuğu neden dövdüğünü sormuşlar Hoca'ya. O;

"Dikkatli olsun diye yaptım. Yoksa testiyi kırdıktan sonra dövmek neye yarar?" demiş.”

Evine su taşıyan küçük Dürrü Melek babasının eğitim ve terbiyesi ile büyümüştür. Daha sonra bütün genç kızlar gibi büyüyünce Akşehir’de evlendirilmiştir. Kaynaklardan ve arşiv belgelerinden hareketle bu kızından veya oğlundan Hoca’mızın soyunu devam ettiren üç torunu olduğu bilinmektedir. Bu torunlardan birinin adı bilinmemekte olup; diğerlerinin isimleri ise Hacı İsmail ve Akşehirli Abdüsselȃm Halifezade Hoca Abdüsselȃm’dır. (Sakaoğlu: 2013, s. 16-18)

Ömrünü tamamlayıp ölen Dürrü Melek hemen babası Nasreddin Hoca’nın ayakucuna gömülmüştür. Mezarına bir baş ve ayak mezar taşı dikilmiş idi.

1962 yılında türbenin çevresindeki mezarlar kaldırılıp etrafı açılırken, Hoca'nın ayakucunda bir kitabe bulunmuştur. Bu, Selçuklu dönemi figürlü mezar taşlarının özelliklerini taşımaktadır ve ön yüzünde:

“İntekalet

el-merhume

Dürri Melek binti Nasreddin” yazılıdır.

Türkçesi: “Nasreddin kızı merhume İnci Melek ahrete intikal etmiştir (vefat etmiştir.) Kalan yazısı okunamamaktadır. Ölüm tarihinin ayak taşında olması gerekir; ancak ayak taşı bulunamamıştır." (A. Kabacalı, Nasreddin Hoca, s 9, Özgür, 1991)

Dürrü Melek’in bulunan mezar taşı hemen korumayan alınmış ve o devirlerde Akşehir Müzesi denilen yere kaldırılmıştı. Çünkü Hoca’nın gerçekten yaşadığına dair delil olarak kabul edilmektedir. Günümüzde Akşehir Taş Eserler Müzesi’nde yer almaktadır.