Evrensel bir sağlık sorunuyla karşı karşıyayız. Ve çocuklarımız evlere kapandı. Peki, çocuklarımız evlerimizde mi? Evimin arkasında içinde basketbol sahası, oyun aletleri ve spor araçları olan bir park var. Zaman zaman bu parkın etrafından geçiyorum. Parkı görüyorum ve çocuklarımız evlerine kapanmışa benzemiyor. Sanırım bu yazdıklarımı okuyan öğrencilerim pek memnun olmayacak fakat yazmak zorundayım: Virüs herkese bulaşıyor ve bu herkes için tehlike demektir. Virüsü dışarıdan getiren çocuğumuza zarar vermese bile evdeki diğer üyeler için tehlike oluşturur.

Peki, çocuklarımızın evde kalmasını nasıl sağlarız? Eğitici oyunlar ile çocuğunuzla ilgilenebiliyorsanız sizleri tebrik etmek isterim. Fakat bunu yapacak fırsatınız yoksa? Onlarla iletişim kurmanın farklı yollarını bulmamız gerekir. Sevgili büyükler, biliyorum ki hepinizin ekonomik sorunları var. Ben de iş yerimi kapadım. Fakat bu sorunların hepsini onlara anlatmak, bu sorunlar için evde gerginlik oluşturmak doğru değildir. Bizim sorunlarımız çocuklarımızı ne kadar ilgilendirir? Çocuk ne ister? Çocuğumuz için ne yapmalıyız? Biz çocuklarımız evdeyken sürekli işlerimizin kötüye gitmesinden bahsedip onlara ödemelerimizi anlatırsak belki bugünün derdini dökmüş oluruz fakat çocuklarımız gelecektir. Geleceği dertle boğmaya ne hakkımız var?

Aileler gergin… Çocuklar bunalmış… Hatırlarsınız ki bir ekonomik krize düşmüştük. O krizi bir sloganın doğurduğu çözümlerle atlatmıştık. Sloganımız şuydu: Alın, verin, ekonomiye can verin. Bu da bir kriz dönemiyse ve kriz çocuklarımızın eğitim hayatıyla birlikte sağlığını da tehdit ediyorsa ne yapalım? Meydan okuyalım. En büyük savunma saldırı değil mi? Türkiye’de bir sınıf öğretmeni meydan okudu. Bu meydan okumanın içeriğini sosyal medya kullanıcıları biliyor fakat ben kısacık anlatayım: Evde kalırken okuduğunuz kitabı paylaşıyorsunuz ve birkaç arkadaşınızı etiketleyip onlara meydan okuduğunuzu söylüyorsunuz. Onlar da okuduklarını paylaşıyor ve Türkiye evinde kalırken kitap okuyor. Her kitabın içinde yeni bir dünya vardır. Krizle bunalmış kişiler bu dünyaya girerek rahatlarken krize meydan okur. Korumacı uzaklaştırma politikasından bunalmış çocuklarımız bu dünyaya girerse can sıkıntısına meydan okur.

Çocuk edebiyatına uygun metinler çocuklarımızı kitapla arkadaş etmek için yazılmıştır. Prof. Dr. Sedat Sever’e göre; kitaplarda çocuklara neler yapmasının ya da yapmamasının söylenmesinden çok, yapması ya da yapmaması gerektiği düşündürülür. Hocam Dr. Gürbüz Çalışkan da konuyla ilgili şöyle söyler: “Türkçenin anlatım olanakları, çocuk gerçekliğine ve anlam evrenine uygun bir biçimde yansıtan nitelikli çocuk kitapları çocukların yalnızca dil gelişimine, söz varlığına katkı sağlamaz. Bunun yanında çocuğun bilişsel, kişisel ve sosyal gelişimine de önemli ölçüde katkı sağlar ve çocuğun kendini geliştirmesine olanak sağlar.”

Çocuk kitapları, çocuklarımızın eğlenmesini sağlar. Mevcut durumumuza göre dışarıdaki eğlence tehlikelidir ve kitaplardaki eğlence daha tehlikesizdir. Her eğlencenin bir parça öğreticiliği vardır, çocuk kitaplarının öğreticiliği daha yüksektir.

Saygıdeğer anne ve babalar; yaşadığınız sorunlarla ailenizin ve çocuklarınızın canına okumayın. Kitap okuyarak onlara meydan okuyun.

Memleketimize benim bu dönemdeki meydan okumam, Nasreddin Hoca’dır. Sorunlarla ayrışmayıp gülmecenin başkentinde Nasreddin Hoca okuyarak birleşelim.

Mizahla kalın, eğlenceyle kalın, esen kalın…