MERKEL GELDİ -HOŞ GELDİ... NİÇİN ELİBOŞ GELDİ?

Hiç olmazsa; çılgınca ve aşerme derecesinde  açlığını duyduğumuz; Avrupa Birliği üyeliğimiz konusunda bir umut getirmeliydi. Ne yazık ki, tam tersi oldu. "Suriye'den ve diğer Arap ülkelerinden kaçanların; ülkemizde bakılıp beslenmesi ve Avrupa'ya geçmelerinin önlenmesi" konusunda, Bize emir verdi adeta! Aslında tam boş geldi de diyemeyiz. Ülkemize, yeni yükler yüklemek ve görevler vermek  için gelmiş!

Alman ekonomisi bugün dünya çapında en önlerdeyse; bunda ucuz emeklerini Almanya'ya götürüp boğaz tokluğuna çalışan Türk işçilerin payı; çoktur; hatta birinci derecededir...

Almanya ikinci dünya savaşından mağlubiyetle ve perişan halde çıkıp; galiplerin kurdukları tuzakları da atlatarak kendini toparladıktan sonra; yeni dostlar ve tanışıklıklar edinmeyi, amaçladı. Bu amaçla Alman Parlamentosunun yetkilisi; bizim parlamento'ya mektup yazarak; "Üç Türk milletvekilini; iki haftalığına misafir etmek istediklerini" bildirdi. O davete gidecek olan üç Türk Milletvekilinin; masrafları ya kendi ceplerinden veya TBMM'ince karşılanması şartı da koşulmuştu. Demek ki; üç Türk Parlamentere birkaç gün bakamayacak kadar perişandı halleri.

On üçüncü dönem milletvekili olan bizlere durum kürsüden bildirildi.

O dönemde milletvekili aylıkları az ve sınırlıydı. Pek talep eden olmadı.

Aydın Milletvekili olan Mustafa Kemal yılmaz ve ben başvurmuşuz. Son gün üçüncü bir arkadaş daha çıktı. Uçakla gittik; KÖLN-BONN havaalanı'na indik. Bonn o dönemde savaş mağlubu ve yorgunu Almanya'nın başkentiydi. Berlin duvarı yıkılmamıştı ve eski tarihi başkent işgalden kurtulmamış ve Almanya'ya geri verilmemişti.

Belki de, Bonn'daki Meclisin milletvekilleri, Türkiye'den başka ülkelerin parlamenterlerini de davet etmiş olabilir; ama bizden başka gelen olmamıştı.

Şansımızdan Köln'de Diyanet İşleri Başkanlığımızın bir konuk evi ve camisi vardı. Geceleri orada yatıyor; gündüz bize rehberlik yapan Alman Bayan Parlamenter tarafından gezdiriliyorduk. Almanca bilenimiz yoktu; Fransızcam henüz eskimemişti. Anlaşmakta güçlük çekmiyorduk. Fransa sınırı boyunca da gezdik. Almanya'nın başka şehrinde görülmeyen sarımsak; Fransa'ya yakın kasabalarda duvara asılmış görünüyordu. Fransız yemek kültürü, oraya yakın olan Alman kentlerini etkilemişti. Rehberimiz Meclislerine de götürdü. Parlamento binasının önünde basit giyimli ve kasketli bir delikanlı gördük. "Bu adam tehlikeli biri olmasın!"  dedim. Meğerse o silahsız delikanlı, Alman meclisinin tek korumasıymış.    Bizim meclisi ise, birçok polis korumaktaydı. O duruma üzüldüm.

DÜŞMEZ, KALKMAZ BİR ALLAH Avrupa'nın ve özellikle Almanya'nın bize; " A.B Üyesi olun!" diye yalvaracakları günler de gelebilir.


{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }