Devlet bütçesinden İstanbul'a yapılan giderler ile; Başkent'e ve diğer büyük kentlerimize yapılanlar arasında dağlar kadar; nüfus oranlarına göre ölçüldüğünde aklın kabul etmeyeceği kadar orantısızlık var. İstanbul nüfusu 15 milyonsa; Ankara nüfusu 6 milyondur. Hiç olmazsa İstanbula yapılan kalıcı yatırımların dörtte veya üçte biri kadar da Ankara'ya ve belki de İzmir'e yatırım yapılması gerekmez mi? Yapılanlar arasında büyük uçurumlar kadar fark var. Yeteri kadar alt geçitler yapılmadığı için, Ankara'da birçok yol sürekli tıkalıdır. Bu yüzden Ankara havası, egzos gazlarıyla doludur ve sürekli kirlidir.
TRT genel Müdürlüğünün önü, bir alt geçit ve oraya kolay girişi sağlayan kavşak sistemi olmadığından, yolu tıkama ve kapatma görevini her zaman sürdürür. *Konya Yolundan, *Gölbaşı merkez ilçesinden, *İncek'ten, *Dikmen deresinden ve bölgedeki yüzlerce gökdelenden çıkan arabalar; durmaksızın eksoz dumanı salarak; ODTÜ ormanının kıyısında yürüyüş ve spor yapanların ciğerlerini kirletip erken ölmelerine yardımcı olur. Yalnızca yürüyüş, koşu ve spor yapanlar değil; bölgedeki yüz binlerce insan da o kirli dumandan nasiplenir ve ömürlerini kısaltmış olurlar. Bu tıkanma, tüm otobüs ve minibüslerin toplanıp, dumana boğdukları Kızılay'a kadar aynen sürer.
Tıkanma ve otomobil dumanlarından ileri gelen kirlilik; Başkentin yalnız bu bölümümde değil; her yerinde fazlasıyla vardır. Çare, hangi kavşakta tıkanma ve yoğun kirlilik varsa; oraya alt ve üst geçitlerle; sağa-sola ve geriye dönüşleri çabuklaştıran kavşaklar ve kısa yeraltı geçitleri yapmaktır.
Ankara büyük şehir belediyesinin ve diğer belediyelerin böyle bir şeyi tamamlayacak kadar kaynakları yoktur. Kaynağı olan en büyükleri ise; politika yapmaktan ve tvitır oynayıp yandaş edinmekten, buna zaman ayıramaz.
TBMM Ankara'da, bakanlıklar ve resmi genel müdürlükler de burada. Fakat büyük yetkililer zamanlarının çoğunu İstanbul'da geçirdikleri için; Ankara'nın eksiklerini ve problemlerini göremiyorlar; buna vakitleri kalmıyor.