İşgalin ardından 1792 yılında başlayan ilk göç dalgasını, 1800’lü yıllarda diğerleri takip etti. İkinci Dünya Savaşı’nda Kırım’a giren Alman ordusuna esir düşmeleri sonucu Almanların yanında Kızıl Orduya karşı savaşanlar oldu. Kırım Tatarları, yaşananlar gerekçe gösterilerek 1944 yılında topraklarından sürüldüler.

Büyükşehir Yasası ile mahalle olan 100 haneli Köklüce köyünde; 2019 nüfus sayımına göre, 225’i seçmen statüsünde olan 250 kişi yaşıyor. Yazın taşrada yaşayanların köye dönmesi ile bu rakam 2 katına çıkıyor.

Köy sakinlerinden Servet Odaman; uzun yıllar süren araştırmaları sonucunda, Kırım’dan Akşehir’e uzanan göçün hikayesini kitaplaştırdı. Odaman’ın “Kırım 1903 / Akyar’dan Akşehir’e Bir Göç Hikayesi” adını verdiği kitabında okuyucusuyla buluşturduğu trajik hikayenin dayandığı araştırmasından önemli başlıklar şöyle:

“Akyar, Akmescit, Yalta, Bağçasaray ve Sudak’a bağlı köylerden göç ederek gelen Kırım Tatarları; ilk önce geçici olarak, bugün Devlet Hastanesi’nin bulunduğu bölge ve Hasan Paşa Camii civarına, daha sonra Kaha Dereleri mevkiinde yapılan konutlara yerleştiriliyorlar. O tarihlerde kurulan köy, 1963 yılında Köklüce adını alıyor.

Klasik Kırım Tatar mimari tarzının bütünüyle muhafaza edildiği köyün kuruluşu ile birlikte yapıldığı söylenen cami, 1985 yılında yıkılarak yerine yenisi inşa ediliyor. 1940-1950 arasında 3 sınıflı olarak eğitim veren köy okulunun ilk eğitmeni Mustafa Kapçı oluyor.

Köy halkından pek çok kişi, göçten kısa bir süre sonra katıldıkları savaşlarda, çeşitli cephelerde ve Kurtuluş Savaşı’nda şehit ve gazi olmuşlar. Hemen her aileden bir şehit, bir Kurtuluş Savaşı gazisi var. Kıbrıs Barış Harekatı’nda gazi olan İdris Dalcı halen sağ.

Köyde unutulmayan bir olay da 1960 yılında yaşanan kuraklık. Köy, ziraati ve sosyal dayanışması ile örnek köy seçiliyor. Köy halkı, gelenek ve göreneklerini yaşamaya ve yeni kuşaklara aktarmaya devam ediyorlar.”