Kuzey Kore yönetimini ve bir ailenin tekelinde olan o diktatörlüğü beğenmiyorum! Yaşlı diktatör öleli on beş yıl kadar geçmişti. Yerine oturan oğlu da, uzun yaşamadı öldü. Bu kez zorba yönetim, onun da oğluna geçti. Ölen babası için aylarca süren yas ilan etti. "Herkes yerlerde sürünerek, kendini parçalayarak ağlayacak! Çok fazla ağlamayanlar dayaktan geçirilecek; hiç ağlamayanlar öldürülecek!" kural bu idi. Çok ağlamadı diye, birçok insan işkence gördü hapsedildi. Böyle bir rezaleti hiçbir vicdan kabul edemez.
Şimdi o ülke, nükleer silah yapmış. Güney Kore'yi, Japonya ve Amerika'yı tehdit ediyormuş. "Amerikan Dışişleri bakanı niçin her hafta ülkemizi ziyarete geliyor?" diye merak ediyordum. "Bizi yeniden Kore'de savaşmaya mı çağıracaklar?" kuşkusu düştü içime. Elbette Güney Kore'den yanayız. Savaştan çıkmış olmalarına rağmen, büyük kalkınma başardılar. Çok fazla ve çeşitli sanayi ürünleri ihraç ediyorlar. Bizden katbekat zenginler. Fakat en büyük müttefikimiz de istese; yeni bir savaşa katılamayız. Katılmamalıyız! Ben Mülkiye öğrencisiyken, Kore savaşına çok asker gönderildi. Binlerle şehit verdik. Yalvaç Askerlik Şubesinde efendi bir subay vardı. O da gönderildi, dönemedi Kore'den. Şimdi aynı fedakarlığı yapamayız. *O zaman, başımıza dostlarımız ve diğerleri tarafından terör belası açılmamıştı. Terör çok insanımızı öldürdü; yüz milyarlarca dolar zarar açtı. *Üstelik son yıllarda Suriye işine, aynı çevrelerce bulaştırıldık. Dost büyükelçi ve onu gönderen Başkan, kusura bakmasınlar! Kalbimiz Güney Kore'den yana. Fakat asker gönderemeyiz. *Japonya oraya bitişik. *Amerika'nın bir kolu da orada! Bize baskı yapıp savaştırmaya kalkmasınlar!
***
KAÇAKÇILIK SUÇ MU? MEZİYET Mİ?
Gene Uludere'de 120 katırlı bir kafile, tonlarca kaçak mazotla sınırı geçip gelmiş. Durdurmak isteyen kolluk güçlerine kaçakçılar taşlarla saldırınca; üst makamlardan "Müdahale etmeyip geri çekilme emri" verilmiş! içlerinde kaçakçıymış gibi görünen terör elemanları var mıydı? Bakılamamış, bilinmiyor. Belki kaçakçıları durdurmak, engellemek veya yakalamak için harekete geçen güvenlik güçlerine; "Geri çekil" emri verilmeseydi, içlerindeki terör elemanları da bulunabilecekti.
İdris Naim Şahin, kaçakçılığa müsamaha etmemiş ve gereken tavrı göstermişti. Bakanlıktan o yüzden mi alındı? Bilmiyorum! Resimlerini ve davranışlarını televizyonlarda gördüğümde; kaymakamlık yaptığım yıllardaki kendi halim ve davranışım aklıma geliyor ve kutlamak istiyordum. Nasip değilmiş.
Belki, "Başlatılmak istenen barış ve kardeşlik süreci zarar görmesin!" diye böyle bir geri çekilme emri verilmiş olabilir. *Bu gerekçeyle başka suçlara da göz yumulacak mı? * İçindeki insanlarla birlikte yolcu otobüslerini ve başka otomobilleri yakanlar da; aynı mantık ve mülahaza ile mi görmezden geliniyor acaba? Devletin alamadığı gümrük vergisini, örgüt mü alıyor? Kolluk güçlerini taşlama cüretini gösteren kaçakçılar ve onlara arka çıkan diğer suçlular karşısında geri çekilmek zorunda bırakılan kolluk güçlerinin ve onların düşürüldüğü durumu gören diğer arkadaşlarının morali ve görev aşkı; nasıl onarılmaz bir yara almıştır! Kim bilir? Bunu düşünen oldu mu acaba? Elbette barış ve kardeşlik ortamını hepimiz özlüyor ve istiyoruz. Bunun bedeli, yasaları çiğnemeye ve kaçakçılığa izin vermek olmamalı. Öyle olursa, milletimizin çekmek zorunda kalacağı çok cefalar ve katlanılamaz acılar, ufukta görünebilir. Eğer kaçakçılığa göz yumulacaksa; niçin gümrük kapıları kurmuşuz? Niçin yurt dışından dönenlerin bavulları, en ince noktasına kadar aranıp taranıyor. Hatta insanlarımız, soyunup çırçıplak kalacak kadar ince elemelerden geçiriliyor? Gümrükte bazılarının cinsel organlarının bile arandığını bazen okuyoruz. Tüm vatandaşlar eşit muamele görmeli. Irak ve Suriye'den binlerce ton kaçak akaryakıtı, katırlara yükleyip getirmek suç değilse; Sibel hanımın yurt dışından getirdiği kürk manto ve çeşitli ıvır zıvır da, suç teşkil etmemeli. Çantalar ve bavullar gümrüklerde aranmamalı. Devlete başkaldıranlar madem görmezden gelinecek; devlete sahip çıkanlar da aranmamalı? İnce sorgulamalardan ve ne yapmış olurlarsa olsunlar cezalandırılmaktan muaf tutulmalı. Böyle bir şey olamaz! Öyle bir şey de, olamamalı.
}