KOBİ’LERDE PAZARLAMA: YANLIŞ BİLİNEN DOĞRULAR, AHİ EVRAN’IN ÖĞÜTLERİ VE AKŞEHİR’DEN DERSLER

Sevgili okurlar, Ekonomi sıkıştıkça, esnafın ve KOBİ’lerin aklına ilk gelen şey “nasıl daha çok satarız” oluyor. Ancak pazarlama dediğimiz mesele, sadece malı satmak değil; güveni, itibarı ve uzun vadeli bereketi de inşa etmektir. Bu noktada hem Nasreddin Hoca’nın kıvrak zekâsı, hem de Ahi Evran’ın ahilik geleneği bize ışık tutuyor.

Yanlış Bilinen Doğrular: Akşehir’deki KOBİ’lere Ayna

Akşehir’deki birçok KOBİ sahibi hâlâ şunu düşünür:
- “Ürünüm kaliteli, kendini satar.”
- “Fiyatı düşürürsem müşteri artar.”
- “Reklam vermezsem de müşteri beni bulur.”

Oysa gerçekler farklıdır. Nasreddin Hoca’nın meşhur “Ye kürküm ye” fıkrasında olduğu gibi, sadece ürünün değil, nasıl sunulduğunun da önemi vardır. Kaliteli ürün tek başına yetmez; doğru müşteriye doğru şekilde anlatmak gerekir.

Ahi Evran’ın Müşteri Anlayışı: Dün ile Bugün Arasında Köprü

Ahilik geleneğinde müşteri sadece para veren kişi değil, velinimet kabul edilirdi. Ahi Evran’ın öğretilerine göre:
- Müşteriye eksik mal vermemek,
- Kusuru gizlememek,
- İhtiyacı olmayan malı satmaya çalışmamak,
- Satış sonrasında da sorumluluğu devam ettirmek,
esnafın şeref meselesiydi.

Bugün KOBİ’ler için de aynı şey geçerli. Bir müşteriyi bir defa kandırarak kısa vadeli kazanç sağlanabilir, ama güven kaybı uzun vadede çok daha büyük zarar getirir. Akşehir’deki esnaf için de en büyük sermaye hâlâ “güven”dir.

Türk-İslam Sentezi ve Vicdanlı Ticaret

Ahilik anlayışı, Türk-İslam kültürünün ve İslam hukukunun ticarete yansımasıdır. İslam’da ticaret, sadece kazanç kapısı değil aynı zamanda kul hakkı gözetilmesi gereken bir sorumluluktur. Hz. Peygamber’in “Bizi aldatan bizden değildir” hadisi, ticarette dürüstlüğün önemini açıkça ortaya koyar.

Bu açıdan bakıldığında, pazarlama stratejilerinde vicdanın rolü büyüktür. Sadece kâr amacıyla değil, müşterinin ihtiyacına hizmet etmek, helal kazanç peşinde koşmak ve topluma fayda sağlamak İslam hukukunun da, ahilik geleneğinin de özünde vardır.

Dolayısıyla Akşehir’deki KOBİ’ler, ticaret yaparken yalnızca piyasa kurallarına değil, aynı zamanda vicdanlarına ve İslam’ın adalet ilkelerine de kulak vermelidir.

Sevgili Okurumuzdan Güzel Bir Anekdot

Bir okurumuzun gönderdiği şu hikâye meseleyi çok güzel özetliyor:

Kavun satan yaşlı köylü amca, etikete “1 kavun 30 TL - 3 kavun 100 TL” yazmış.
Müşteri beklerken oradan geçen şehirli genç, yanındaki kız arkadaşına:
– Bak şimdi, beni seyret, der.
Amca, bir kavun verir misin?
– Olur evladım.
– Ne kadar?
– 30 TL evladım.
Genç kavunu alır, parasını verir. Peşinden yine bir kavun, sonra bir tane daha alır.
Sonuçta üç kavun alır, 90 TL öder.
Gülerek amcaya:
– Farkında mısın? Üç kavun aldım, 90 TL verdim. Sen oraya “3 kavun 100 TL” yazmışsın. Bu işi bilmiyorsun, der.
Yaşlı amca gülümseyerek cevap verir:
– Bak evladım; herkes bana akıl vereceğim diye bir kavun almak yerine üç kavun alıyor. Sonra kendilerinde jeton düşünce, bana “Ticaret nasıl yapılır, öğret!” diye yalvarıyorlar.

Sonuç: Güven, Strateji ve Bereket

Bugün Akşehir’deki KOBİ’lerin en büyük hatası, pazarlamayı sadece “satış” zannetmeleri. Oysa pazarlama:
- Doğruluk (Ahi Evran’dan miras),
- Espri ve zekâ (Nasreddin Hoca’dan ders),
- Vicdan ve adalet (Türk-İslam sentezi),
- Müşteri memnuniyeti ve uzun vadeli güven (modern pazarlama anlayışı)
üzerine kurulmalıdır.

Sevgili okurumuzun kavun hikâyesindeki gibi, pazarlamanın özü rakamları değil, insan psikolojisini, vicdanı ve güveni yönetebilmektir. KOBİ’ler bu gerçeği fark ettiğinde hem ticaretleri bereketlenir, hem de Akşehir ekonomisi daha güçlü olur.

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }