KIYILARIMIZA VURAN ÇOCUK CESETLERİNİN KATİLİ SURİYE DİKTATÖRÜDÜR

Mülkiyeli sınıf arkadaşlarımızla; yurt içine ve dışına geziler düzenliyorduk. Suriye'ye de gittik. Hama, Humus, Halep ve Şam son derece mamurdu; çoğu Türkçeyi bilen ve konuşan insanları da, mutluydular. Bir karışıklık veya asayişsizlik yoktu.

Büyük ve geniş bir tepenin üzerine kurulmuş gibi görünen Halep,  Avrupa  kentlerinden daha mamur görünüyordu.

Şam'da Şekerci imalathaneleri ve dükkanları çoktu. Şekerden iştah açıcı ve keyifli mamuller üretiyorlardı. Asayiş mükemmele yakındı. Bizim kafileye yaklaşmak isteyenler çoktu. Onlardan bazılarını, görevli veya polis olduğu hiç belli olmayan sivil ve kasketli bir genç, eliyle yaptığı işaretle uzaklaştırıyordu.

Kanaldan ve denizden geçerek Kahire'ye de gittik. O bölgelerin bugünkü düştüğü kaotik ve asayişsiz durum hiç yoktu. Sonraları Suriye'deki yönetim, HAFIZ ESAT denen diktatörün eline geçti..

Bizimki ile   Esat adeta kan kardeşi oldular. O Esat öldü, yerine oğlu geçti, kardeşlik onunla da, sürdü bir zaman. 

Oğul Esat'ın zalimliği, babasını aratacak derecede acımasızdı. Oradaki zulüm ve keyfilik o kadar çılgınlaştı ki; Neredeyse bütün Suriye halkı, Ankara, İzmir ve İstanbul'a kaçarak sokakları ve geçitleri doldurdular. En uzak yerleşim birimlerimiz bile; Suriyelilerin ülkemize göçünden doğan sıkışıklık ve asayişsizlikten bunaldı. Ülkemizdeki kaçak Suriyeli sayısı, birçok milyondan fazladır. Az olan milli gelirimizden onlar da pay alıp; burada besleniyor ve yatıp kalkıyorlar.

Diktatörünün zulmü arttıkça; dünya onu durduramaz oldu. Rusya ve Çin ise, nedene Suriye rejimini desteklemekte ısrarlıydılar. Ne yazık ki, her iki süper güç de; gemilerini yollayıp aç ve çıplak Suriyelilerden bir kısmını bile ülkelerine götürmeye, hiç yanaşmadılar .Onların Esat sevgisi; dünyanın, Suriye'deki zulmün durdurulmasına olanak bırakmıyor.

Şimdi tüm batı dünyasına(özellikle Avrupa'ya) kapağı atıp bakılmak ve doyurulmak isteyen  Suriyeliler; Ege sahillerimizden Yunanistan'a oradan da Avrupa'ya gitmeye başladılar. Bodrum'dan ve diğer Ege limanlarımızdan uyduruk botlarla; Yunan adalarına ve oradan da Avrupa'ya ulaşmak isteyen Suriyelilerin akını arttıkça arttı.       İşte onların bindiği uydurma bir bot daha battı. iki çocuğun cesedi sahile vurdu. "Vah-vah" çektiler.  Fakat Batı dünyası ve Avrupa, daha etkili bir çözüm bulmaya kafalarını yormadılar.  Tüm yük ve külfet bizim üzerimizde kaldı. Çözüm Suriye diktatörünü  uzaklaştırmaktır!  Amerika ve Avrupa; bu zulmü durdurabilirler. Fakat nedense kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. "Belki de uzaktan keyifle seyrediyorlar. Belki Rusya ve Çin ile, bu yüzden zıt duruma düşmek istemiyorlar."

Okuyucularımdan;

"Niçin iç politika ile ilgili yazmıyorsun?"

diye soranlar var:

İç politika yazdığın zaman; genellikle ifadeye çağrılıyorsun

Nüfus cüzdanın istenip alınıyor, itilip kakılarak tehlikelere düşürülüyorsun adeta!

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }