Her gün yüzlerce şehit haberlerinin üzerine; bir de Kahraman Afyon Karahisar’daki korkunç patlama cinayetini duyunca; moralim çöktü. Her zaman türkü sözleri mırıldandığım halde; hüzünlü ağıtlar söylemeye başladım. Kafamdan küskün ve yenilmiş fikirler geçiyordu:
“Akşehir’in veya Yalvaç’ın yol geçmez bir dağında; bahçe kurayım. Gazete okumayayım. Radyo ve televizyon dinlemeyeyim. Kuşlardan ve ağaçlarımdan başka hiç kimseyle konuşmayayım; görüşmeyeyim. Dünyada ne dümenler döndüğünden haberim olmasın!” diye düşündüm bütün gün ve uykusuz geceler boyunca…
Bir gün geçince beynimde tatlı ışıklar yandı. Eğmir ve Mogan göllerini; Başkentin ortasında kalarak havayı temizleyen sonsuz ODTÜ ormanlarını ve hızla büyüyüp güzelleşen modern Gölbaşı kentini seyrederken; umut çiçekleri açtı fikrimde…
Eskiden bizim oralarda çok meşhur olan; YANIK YERİN OTU-TEZ BİTER! tesellisi geldi aklıma. Umut çiçekleri açtı gönlümde. Türklerin kurtuluş destanını düşündüm. Atalarımız demir dağın arkasına kapatıldıkları halde; o dağı demirci körüğünün yanık tuttuğu ateşle delerek; tüm geniş yurtlarını kurtarmadılar mı? Kalabalık düşmanların hepsini yenmediler mi? Elbette her felaketten ders alarak pişeceğiz. Her milletin başına felaketler gelir. Umutsuzluğa düşüp sinerse; teslim olur- yok olur! Hiç durmadan çalışıp çabalayıp uğraşırsa, kurtulur.
-Elbette felaketin sorumluları bulunacak. Suçu, hatası ve ihmali olanlar cezalandırılacaklar. Böylesi felaketlerden ve bize kalleşçe yönelen ihanetlerden ders ala, ala; çelik gibi olacağız.
-Artık kumandanlarımız, her durumda ve savaşta, hiç zayiat vermemeyi esas alacaklar. Subay terfilerinde, askerlerini en iyi koruyanlar yükselecek.
-Maddi kayıplarımız da çok! Bunu telafi etmek için savurganlığa son vereceğiz. YETKİLİLERİMİZ DIŞARILARA VE DÜNYANIN UZAK KÖŞELERİNE GÖNDERDİKLERİ YARDIMLARI KESİP; O KAYNAKLARI İNSANLARIMIZIN MUTLULUĞUNA HARCASALAR; HER YARA SARILIR!
-Suriye işine harcadığımız ve boşa gideceği kesin olan gayretleri ve büyük kaynakları; kendi yoksullarımıza ve işsizlerimize iş yaratmak için harcasaydık; kalkınmamıza önemli hamleler kazandırılırdı. Bu yanlışlardan elbette dönülecek.
-Bu güzel yurda saldıranlar; bu asil ve yardımsever alçakgönüllü Türk halkına yaptıklarına pişman edilecek. İdam cezası daha az durumlarda olmak üzere geri getirilecek. Dünya bunun için bizi kınayamaz. Amerika’da idam cezası var; onları kimse ayıplamıyor! Bize saldıranlar tarihte daima pişman olacak kadar perişanlığa düşmüşlerdir.
-Yunanlılar, yıllarca kendilerini koruyan bu millete saldırmasalardı… Sömürgeci azgın devletlerin teşvikine kanarak, insanlarımızı öldürmeseler, köylerimizi şehirlerimizi yakıp yıkmasalardı; büyük kayıplar vermeyecek; gençlerinin ölümüne sebep olarak az nüfuslu bir ülke olmayacaklardı. Bugün Yunan nüfusu, İstanbul halkından az. Bu azlık, onları Avrupa’nın oyuncağı haline getiriyor. Sürekli yardım isteyen, Almanya’ya ve Avrupa’ya el açan bir devlet olmak; ne kadar küçültücü…
-Araplar kendilerini Peygamberimizin kavminden oldukları için üstün tutan devletimize ihanet edip; işgalci İngilizlerle işbirliği yapmasalardı; İsrail kurulmayacaktı. Sürekli korkuyla yaşamayacaklardı. Türklere ihanet edenleri Yüce Tanrı cezalandırır.
Türkler Allahın kılıcıdır. Kötüleri, Tanrı Türklerin eliyle cezalandırır. Asya kıtasındaki Türkler birleşse; dünyanın en büyük gücü oluşur. Japonlar bile, kendilerini Türk sayıyor. Avrupa ve dünyanın başka kıtalarındaki Türkler de katılınca; en büyük güç biz oluruz. Bu hayalin gerçekleşeceği günler de, yakındır.
nazifkurucu@hotmail.com www.nazifkurucu.com.tr