Yayaların yürümesi için yapılan kaldırımlar, adeta işgal altında. Şehrin hemen hemen her caddesinde iki üç kişiyle yan yana yürümek neredeyse imkânsız. Kaldırımlar yayalardan çok esnafın stantlarını koymasına, hatta arabaların park etmesine yarıyor.

Esnaf işgaliye parası veriyor mu bilemem ama ister versin ister vermesin dükkânların önü adeta ikici bir dükkân. İçeride ne varsa dışarıda da aynısı var. Üstelik gıda maddeleri bile kaldırımlarda sergileniyor; hem de açık bir vaziyette.

Dünyanın modern bütün kentlerin kaldırımları yayaların ihtiyaçlarına göre düzenlerken, bisiklet yolları yaparken Akşehir ve benzer kentlerde bisiklet kullanmak bir yana kaldırımlarda yürümek bile neredeyse imkânsız. Hele hele iki üç arkadaş ya da ailece bir arada yürümek olanaksız. Belli bir süre yürüdükten sonra karşınıza bir dükkân ya da mağazanın ürünleri çıkıyor karşınıza. Sonra yola inmek zorunda kalıyorsunuz. Tekrar kaldırıma çıkıyorsunuz, üç beş metre sonra tekrar yola. Hasta, engelli, yaşlı vatandaşlar ile bebekli kadınları, kaldırımlarda zor bir süreç bekliyor.

Yaya; adı üstünde yürüyen insan demektir. Yayanın, motorlu taşıt değil, insan ihtiyaçlarına göre şekillenmiş kent merkezlerinde yaşama hakkı vardır. Çocuklar, yaşlılar ve engellilerin kaldırımlardan rahatça istifade etme hakları vardır. Yaya kaldırımları sadece yayalara aittir. Motorlu taşıt park yeri olarak kullanılamaz; satış ve teşhir için işgal edilemez. Ama caddelerimize bir bakın; sıra sıra dizilmiş motorlar, bisikletler, yorganlar, battaniyeler, kanepeler, üzümler, leblebiler… vs, vs. Bu yazıyı okuduktan sonra ne olur sırf bu amaçla, bu durumun farkına vararak şehrimizin kaldırımlarından bir yürüyün. Daha doğrusu yürümeye çalışın.

Diğer bir önemli nokta ise çocuklar büyük tehdit altında. Çocuklarımıza okullarımızda kaldırımdan yürümeleri vb. benzeri birçok konuda eğitim verilirken maalesef bu durum uygulamaya dökülemiyor. Çünkü çocuklarımız kaldırımlarda yürüyemiyor ve araçların seyir ettiği yola çıkmak zorunda kalabiliyorlar.

Diğer taraftan kaldırımlara sadece teşhir ürünleri de konmuyor. Birçok yerde kaldırımlar lokantaların masa ve sandalyelerinin işgalinde. Bu durumda hem yayalar tehlikeye atılıyor hem de görüntü kirliliğine yol açıyor. Birçok vatandaş, yola indiğinden trafik kazaları ile karşı karşıya kalabiliyor.

Kaldırımların güzelleştirilmesi ve güzel bir görünüme sahip olması için kaldırım taşları için milyonlarca lira para harcanırken bu güzellikler neden teşhir ürünlerinin altında kalıyor?

Kaldırımlara engelliler için yapılan ve engellilerin kaldırımlara rahatça iniş ve çıkışlarını kolaylaştıran geçişler ise araçların işgalinde. Sürücü hiç dikkat etmeden bu geçişlerin önüne aracını park ediyor ve araç, saatlerce orada duruyor. Engelli vatandaş ve elinde bebek arabası bulunanlar ise kaldırıma nasıl çıkacağını ya da kaldırımdan nasıl ineceğini kara kara düşünüyor. Bu kadar duyarsızlığa pes doğrusu.

Kaldırımlar yayanın hakkıdır. Bu hak maalesef hiçe sayılıyor. Kaldırımlar dükkânların, mağazaların malı değildir. Teşhir ve satış reyonu hiç değildir. Mağazacılık ve dükkâncılıkta vitrin ve teşhir yerleri diye bir şey vardır. Bunları hayata geçirmediğimiz müddetçe modern bir kent olan, insan hak ve hürriyetlerine saygı duyan, engelleri ortadan kaldıran ve engellilerin yaşamlarını kolaylaştıran bir toplum olmaktan çok uzağız demektir.

Esnafımızdan duyarlılık, Belediye ve Kent Konseyi’nden çözüm bekliyoruz.