KALDIRIMLAR AĞAÇ DİKME YERİ DEĞİLDİR

Medeniyet nedir? Medeni olmanın ölçüsü nedir?  Her insan medeni olabilir mi? Medeni insanlar medeni topraklarda mı yaşar? Diye soruları çoğaltabilir, medeniyetin ne olduğu hakkında uzun uzadıya yazılar yazılabiliriz….

 

     Ama amacımız medeni insan tanımından çok, medeni yerleşim merkezi nasıl olur, onun üzerinde tartışıp yazabilmektir….. Medeniyetin tek vazgeçilmez ölçüsü, insana verilen değerlerdir. İnsana  verilen değerler;  Can sıkıcı olmayan idarecilerden, özgürce yaşam ortamını sağlayan dürüst ve cesur güvenlik mensuplarından,huzurlu ve sağlıklı bir yerleşim merkezi  için çaba gösteren, çevre dostları ile mümkündür…….

      Medeniyet düzenli ve başlarına saygı duyulan bir yaşam ile doğru orantılıdır. Aynı toprak üstünde  yaşayanlar,  birbirlerine ne kadar sevgi ve saygı gösterirlerse, o kadar düzenLİ MEDENİ BİR TOPLUM OLUNUR, ne kadar düzenli olunursa da o kadar medeni bir yaşam olur. Bu  görüşten hareket edecek olursak, evet bir vatandaş olarak önce saygılı olmayı öğrenmeli, sonra da eleştirme hakkımızı kullanabilmeliyiz. Hem saygıdan uzak olayım, hem de eleştiri hakkımı kullanayım diyenler var ya da var olacaksa  da, bu var olanlar medeniyet mayasından mayalanmadıkları gibi , aksine mayasız olduklarını açık açık göstermiş olacaklardır…..

 

   Medeni değilseniz medeniyeti savunamazsınız demektir…. Neden mi? Çünkü;  Medeniyeti savunmanın kendine göre ilke ve kuralları vardır. Şöyle ki;

 

    Medeniyeti savunuyorsanız, medeni hareket etmek zorundasınız… ELEŞTİRMEKTEN ÇOK FİKİR SUNABİLMELİ, yıkıcı değil yapıcı olabilmelisiniz……

 

     Medeniyeti savunuyorsanız,  diyelim ki olduğunuz gibi görünemiyorsunuz, o zamanlar göründüğünüz gibi olmak zorundasınız……

 

    Medeniyeti savunuyorsanız, yolu yol gibi, kaldırımı ise kaldırım gibi kullanabilmelisiniz. Kaldırımlarda ki dikili ağaçların zamanla büyüyüp, kaldırımı işgal edeceğini, gövdelerinin genişlemesinden kaldırımların kullanılamaz hale geleceğini, zamanla bu ağaçların kesilmek zorunda olacağını bilmelisiniz…. Ağaç yetiştirmek evlat yetiştirmek gibi diyenler de olacaktır elbet. Eğer zamanla evlatsız kalmak istemiyorsanız, evladınızı   park ve bahçe gibi doğru alanlarda dikmeli ve yetiştirmelisiniz. Kaldırımlar da evlat yetiştirirseniz, zamanla evladınız kaldırıma sığmayacak, ya kuruyacak, ya da zorunlu yer değiştirmek zorunda kalacaktır…..

 

    Medeniyeti savunuyorsanız, yaşadığınız bölgede içme suyunuzun tertemiz, mikroptan arındırılmış olmasını sağlamalısınız… Bilimsel olarak kesinlik kazanmış olan bir gerçek şu ki;  ağaç kökleri dibe doğru kök sardıkça, su borularını delmekte, delme sonucun da su kaybı  büyük oranda artmakta, zamanla  içme suyunun mikroplu bir su haline gelmesi ile, hastalıkların artacağını  bilmek zorundasınız…..Onun için de şebeke sularının geçtiği yol ve kaldırımlara, ağaç dikilmeyeceğini bilmelisiniz……

 

     Medeniyeti savunuyorsanız, esnafın ekmek teknesi olan işyerlerinin önünde, ağaç altı dahi olsa oturulamayacağını bilmeli, eğer ki işyerinin önü, ağaç dalları ile kapanıyor ve işyeri sahibi tarafından bu can sıkıcı bir hal alıyorsa da, şehir yöneticileri bu durumdan kendilerini sorumlu tutmalı, o ağaçları işyerleri önünden bir an evvel sökmelidirler.

 

  Medeniyet ulu orta yere ağaç dikmekten ziyade,  ağaçlık yerleri ulu orta yere çevirmemektir. Bugün ulu orta dikilen ağaçlar, ileride kesilmek zorunda bırakılmamalıdır.. Unutulmamalıdır  ki; zamanla düşünmeden ulu orta yere ağaç dikenlerin,  zamanla bunları sökecek olanlardan daha  sorumlu  ve daha çok vebal alacağını  bilmelisiniz.…..

 

‘’O zaman aklınıza her geleni işlemeyecek, her ağacı taşlamayacaksınız..’’  Çünkü;  Medeniyet bilerek konuşabilmektir. Ya da bilenlerden, bilmediklerinizi  sorup öğrenmenizdir……. Öğrendiklerinizi uygulamaya başladığınızda ise, herkesin size medenice bakacağına şimdiden inanabilirsiniz……SİZ YETER Kİ.ÇOK AĞAÇ SEVİN, ÇOK  AĞAÇ DİKİN……

 

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }