Aşağıdaki hikaye Çocuk Projesi  tarafından dağıtılmış ve  en çok "Pippi Longstocking '" kitapları ile tanınan İsveçli yazar Astrid Lindgren tarafından yazılmıştır.

20 yaşındayken, eski bir papazın eşi ile tanıştım. Bana ilk çocuğunu doğurduğunda, o zamanlar ağaçtan koparılmış sopa ile  çocukları dövmenin standart ceza olmasına rağmen, çocuklara vurmanın doğru olduğuna inanmadığını söyledi. Fakat bir gün oğlu dört ya da beş yaşındayken,  hayatında ilk defa, kesinlikle bir şaplağı hakkedecek bir şey yapmıştı. Ve annesi çocuğa, dışarı çıkıp kendisine, ona vurmak için bir sopa bulmak zorunda olduğunu söyledi.

Çocuk uzun süre gelmedi. Ve geri geldiğinde, ağlıyordu. Annesine; "Anne, sopa bulamadım, ama sana bir taş getirdim,bunu bana atabilirsin." dedi.

Birden anne, çocuğun bakış açısından, durumun çocuğa nasıl hissettirdiğini anlamıştı; "Annem bana zarar vermek istiyorsa, bunu ne ile yaptığının önemi yoktu; bunu bir taş ile de yapabilirdi." Anne çocuğu kucağına aldı ve ikisi de ağladılar. Sonra anne, sonsuza kadar kendine hatırlatması için taşı mutfaktaki rafın üzerine koydu, bir daha asla şiddet yok! Ve bu herkesin aklında tutması gerektiğini düşündüğüm bir şey. Çünkü şiddet yuvada (çocuklukta) başlar.

 

Günün düşüncesi: "Şiddete karşı çıkıyorum çünkü iyi bir şeymiş gibi göründüğünde, iyi kısmı sadece geçicidir ; kötü tarafı ise kalıcıdır."

(Mahatma Gandhi)