Binbir emekle üretim yapan çiftçiden, kabağın kilosunu 0,75 TL’den alan ve 8 TL etiket basan sözüm ona vicdansız marketçi, resmi kurumların incelemesinden kurtulmak için, sadece satın almalarda kullandığı diğer şirketinden aynı ürünü 3,90 TL’den alıyormuş gibi faturalandırarak, fiyatını usulüne uygun olarak dengelemiş oluyor.

Benzer yöntemlerle, üreticiden 23 TL’den alınan fındığın, tezgaha konduğunda kilosu 60 TL oluyor. Sürekli gittiğim bir markette, fiyatı 25 TL olan markalı şampuanın, yaklaşık on gün içerisinde 28 TL, 31 TL, 35 TL ve 36.5 TL’ye yükseltildiğini gördüm.

Ayrıca bu fahiş fiyatlar yetmezmiş gibi, kasada yapılan etiket oyunlarını gördüm. Yerel bir markette, ürünün üzerinde sabit 9.95 TL basılı fiyat olmasına rağmen, kasa fişinde 10.95 TL yazınca itiraz ettim. Kasiyer, barkot okuyucusunun anlık değişimler olabildiğini söyleyince, itiraz ettim ve bana 1 TL iade etmek istedi. Tahmin ettiğiniz gibi, ürünü aldım ama 1 TL almadım ve yapılan yanlışın gereğinin yapılması için, resmi kurumlara havale ettim.

Geçen hafta içinde, ulusal marketlere kesilen kartelleşme cezalarını okuduk. Vatandaş olarak kesilen miktarlar, içimize biraz su serpmiş olsa da, kalıcı ve adil sonuçların alınması için denetimlerin çok daha fazla sıkılaştırılarak, tabana yayılmasını bekliyoruz.

Bundan önceki yazımda bahsettiğim gibi, kooperatifçiliği tüm köylerimizde hayata geçirmediğimiz müddetçe, ne üreten emeğinin karşılığını alır, ne de tüketen makul fiyata ürün alabilir.

“Ekonominin ve Kapitalizmin Babası” olarak anılan, İskoç ekonomist Adam Smith “Ekonominin görünmez bir eli var” sözünü, tam da bugünler için söylemiş. O eller kartelleşerek, piyasaları allak bullak etmeye devam ediyor.

Yetkililer, üreticiyi hal esnafının pençesinden kurtarmalı.

Ürünleri önce stoklayan sonra da piyasaya pahalı sunan simsarlara göz yummamalı.

Piyasanın adaleti, sert ve geri dönülmez kurallarla sağlanmalı.

Resmi kayıtlarda görünmeyen, al kaç tarzıyla üreticiyi dolandıran haramzadeler yaptıklarına pişman edilmelidir.

Devlet piyasayı dengelemek için market zincirleri açmasın, yoksa kendini dipsiz çukurların içinde bulur. Devletin, özel sektörün yaptığı işleri yapmak değil, yapılan işlerin kontrolünü yapmak gibi görevi vardır.

Devletin önceliği her zaman, savunma sanayi yatırımları olmalıdır. Ayrıca özel sektörün gücünün yetmediği ya da karının az olmasından dolayı yapmak istemediği iş dallarına öncülük edebilir.

Kabak vatandaşın başında paralanmaya devam ederse, en sonunda tüm kabaklar birleşerek, iktidarın başında patlar.

Laf cambazı rahmetli Süleyman Demirel’in, defalarca tecrübe ederek itiraf ettiği  “boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” lafını, bugünkü iktidar da aklından çıkartmamalıdır.