Muhterem Kardeşlerim!

Mübarek Ramazan-ı Şerifin sonlarına geldiğimiz şu günlerde maalesef dünya üzerindeki mazlum ve mağdur Müslüman kardeşlerimize yönelik saldırılar ve katliamlar hız kesmeden devam etmektedir.

Vicdan sahibi hiçbir insanın kabullenemeyeceği bu katliamlar karşısında, sözüm ona medeni dünya, görmezlikten ve duymazlıktan gelme politikasına devam etmektedir.

Son olarak katil İsrail polisi, Mescid-i Aksa’daki Kıble Mescidi’nde namaz kılan cemaate ses bombaları ve plastik mermi ile saldırdı. Geçtiğimiz Cuma’yı Cumartesiye bağlayan akşam başlayan saldırılar öncesinde; işgal altındaki Batı Şeria’da ikamet eden binlerce Filistinli, sabahın erken saatlerinden itibaren Batı Şeria ile Kudüs arasındaki askeri kontrol noktalarını geçerek Harem-i Şerif’in yolunu tuttu. Uzun bir yolculuğun ardından Mescid-i Aksa’ya ulaşabilen Filistinliler, Ramazan ayının son cuma namazı için kutsal mabedin avlularını hıncahınç doldurdu. Yaklaşık 70 bin Filistinli cuma namazını Mescid-i Aksa'da kıldı. Cuma namazı sonrası Filistinliler, işgal altındaki Doğu Kudüs’teki Mescid-i Aksa’da akşam ve yatsı namazını kılmak için toplandı. İsrail polisi ise Harem-i Şerif'e girdi. Ses bombası ve plastik mermi kullanarak cemaati dağıtmaya çalıştı.

İsrail güçlerinin, geçtiğimiz Cuma akşamı iftardan kısa bir süre sonra Doğu Kudüs’ün farklı noktalarında plastik mermi ve ses bombalarıyla düzenlediği saldırılarda, 200’den fazla Filistinlinin yaralandığını, bunlardan 100’den fazlasının Kudüs’teki hastanelere kaldırıldığını, diğerlerinin ise ayakta tedavi edildiğini üzüntü ve öfkeyle öğrendik.

İsrail polisinin işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’daki cemaate müdahalesinde Anadolu Ajansı’nın (AA) Orta Doğu Editörü Turgut Alp Boyraz da ayağından yaralandı. Harem-i Şerif’teki olayları takip eden Boyraz, İsrail polisinin kullandığı plastik mermiyle ayağından vuruldu.

Katil ülke, günlerdir sahur ve iftar vakti sivillere eza ve cefa uygulamaya devam etmekte, Ramazan ayında tüm insani değerleri bir kez daha ayaklar altına almaktadır.              

Bu saldırılar ve katliamlar sonucunda ister istemez şu sorular aklımıza geliyor:

-Dünya üzerindeki bütün saraylıklar ve idareler, İsrail tarafından kuşatma altına mı alındı?

-İslam dünyası, daha ne zamana kadar uyumaya devam edecek?

-Birleşmiş Milletler teşkilatı niye var ve ne işe yarar?

Kıymetli Kardeşlerim!

Bizleri asıl yaralayan ise İslam ülkelerinin suskunluğudur. Yaşanan vahşete sessiz kalan, İsrail’in saldırıları karşısında birlikte hareket etmeyi başaramayan İslam ülkeleri, başta İsrail olmak üzere tüm zalimleri cesaretlendirmeye devam etmektedir. İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkeler, ortak bir tavır gösterememiş ve herhangi bir yaptırım kararı alamamıştır.

Eliyle ve diliyle bu katliamları durduramayan İslam Dünyası, acaba imanca en zayıf olanı yani kalben buğzetmeyi yapmakta mıdır? Yoksa tarafsız kalmayı mı tercih etmektedir?

İnsanlık vicdanı bir kez daha Filistin meselesi ile sınanmaktadır.

Buradan İslam dünyasına bir kez daha Cemil Meriç’in şu meşhur sözünü hatırlatalım:

‘ZULMÜN OLDUĞU YERDE TARAFSIZLIK NAMUSSUZLUKTUR.’

Biz tarafız, tarafımız insanlık olacaktır. Dünyanın her bir yerinde zulme ve haksızlığa uğrayan insanların yanında olacağız. Doğu Türkistan’da, Karabağ’da, Filistin’de.. Her türlü zulmün karşısında olacağız.

Vakit, Mescidi-i Aksa ve Kudüs için ayağa kalkma, kardeşlerimize sahip çıkma vaktidir. Hepimizin onurunu korumak için mücadele eden kardeşlerimizin yanında olma vaktidir.

Bizler de hiç olmazsa; dualarımızda, özgürlük mücadelesi veren kardeşlerimizi unutmamalıyız.

Kudüs Şairi Nuri Pakdil’in dizeleri ile Kudüs sevdamızı yineleyelim:

Tûr Dağını yaşa,

Ki bilesin nerde Kudüs.

Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum.

*

Ayarlanmadan Kudüs’e,

Boşuna vakit geçirirsin.

Buz tutar,

Gözün görmez olur.

*

Gel,

Anne ol.

Çünkü anne;

Bir çocuktan bir Kudüs yapar.

*

Adam baba olunca,

İçinde bir Kudüs canlanır.

*

Yürü kardeşim,

Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.

Selam ve dua ile….