Gün geçmiyor ki haberlerde şüpheli bir ölüm vakıası duymayalım. Eskiden ulusal basından duyduğumuz acı haberlerin benzerlerini, ilçelerde hatta beldelerde sıkça duyar olduk.

Bilmem kaç yaşındaki erkek ya da kız çocuğuna tecavüz ederek öldüren sapık yakalandı, linç edilmekten polis kurtardı.

Cami tuvaletinde ya da aracında ölü olarak bulunan gencin yapılan otopsisinde, vücudunda aşırı dozda uyuşturucu tespit edildi gibi haberleri duyduğumuzda, “tüylerimiz diken diken oluyor”.

Artık aileler uyuşturucunun her yerde satılıyor olmasından dolayı, çocuklarını bu illetten koruyamadıklarını ve aciz duruma düştüklerini itiraf ediyorlar. Cezaevinde uyuşturucu bulamayınca evladım kurtulur düşüncesiyle, içici olduğu halde, uyuşturucu ticareti yapıyor şikayetiyle aileler, içleri kan ağlayarak, çocuklarının hapse girmesi için savcılıklara suç duyurularında bulunmaya başladılar.

Bir süre önce haberlerde, Adana'da bir annenin feryadı vardı. “Oğlun öldü deyin, şeker dağıtacağım, benim oğlum 11 yaşından beri bu illeti içiyor, her gün 300 TL bulmaktan ve oğlumun yaşarken ölü olmasından kurtulmasını istiyorum” diye ağlamasını birçoğumuz izledik.

Allah'ım ne büyük acı, ne büyük felaket, ''beterin beteri vardır'' sözü, galiba bu durumlarda söylenmek içindir.

Gülüp kınamaya gelmez, bugün onların başına gelenler, belki yarın maazallah sizin başınıza gelebilir. Ebeveynlerin asli görevi, çocuklarını her türlü tehlikeden korumak ve yakından takip etmektir. Fakat devletimiz de uyuşturucu üretenlere, yaptıklarıyla suç makinası haline gelenlere göz açtırmamalıdır.

Halk seçim dönemlerinde, parti başkanlarının meydanlarda sarf ettikleri sözlerine ve taahhütlerine sadık kalmalarını istiyor. Devletin bekası, vatandaşın huzur ve güvenliği, ailenin korunması gibi konularda ihtiyaç duyulan her türlü yasal değişiklik, artık bahaneler üretilmeden hemen yapılmalıdır.

Devlet görevlilerine ve millete kurşun sıkanlar ne kadar hain ise, tecavüzcüler de, uyuşturucu ticareti yapanlar da haindirler.

Yok artık, millet olarak bunlara rıza göstermiyoruz ve hakkımızı da helal etmiyoruz.