CTE Genel Müdür Yardımcıları Mehmet Yılmaz ve Namık Kemal Varol, Daire Başkanı Fatih Güngör, Kontrolörler Kurulu Başkanı Yusuf Kenan Çağlar ve Tetkik Hakimi Dr. Handan Oruç Ömeroğlu’nun da katıldığı toplantıda konuşan Genel Müdür Yunus Alkaç, değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:

“İnsanlık tarihi aynı zamanda insan hakları tarihidir. İnsan haklarının korunması ve bu konuda gösterilecek önem, hukukun da temel zeminini oluşturmaktadır. Hukuk devletinin özü, insan haklarının korunmasına dayandığı gibi hukuk devletinin önemli bir görünümü de idarenin işlem ve eylemlerine karşı yargısal yolların tanınmış olmasıdır. Bu doğrultuda bireyler, haklarının ihlal edildiğini düşündüklerinde çeşitli yargısal yollara başvurma imkanına sahiptirler. Bu durum, insan haklarına dayalı bir hukuk devletinin olmazsa olmazıdır.

Suç işleyenlerin cezalarının infaz edildiği ve tutuklama tedbirlerinin uygulandığı kurumlar olan ceza infaz kurumları, insanların doğrudan temel hak ve hürriyetlerine dokunan birçok iş ve işlem yapma yetki ve sorumluluğuna sahiptir ve bu iş ve işlemler yargısal denetime tabidir. Hükümlü ve tutuklular, infaz kurumlarının iş ve işlemlerine karşı kanunlarda gösterilen yargısal merciler nezdinde haklarını arayabilmektedirler. Bu haklardan en yaygın ve belki de en önemlisi; hükümlü ve tutukluların, infazın tüm aşamalarında yapılan işlemler ve faaliyetlere karşı infaz hakimliğine şikayet yoluyla başvuruda bulunma olanaklarıdır.

Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Hakkı:

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle birlikte kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine karşı anayasal yargı denetimi başlamıştır. Bu yolla herkes, Anayasa’mızda güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin, kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmektedir. Bizler de ceza infaz uygulamaları kapsamında, bireyler üzerinde kamu gücü kullanmaktayız ve bireyler kullandığımız bu kamu gücünün temel hak ve özgürlüklerini ihlal ettiğini düşündüklerinde, uygulamalarımızı bireysel başvuru kanalı ile Anayasa Mahkemesi önüne getirebilmektedirler.

Anayasa Mahkemesi’nde çıkan kararlar, ceza infaz kurumları açısından gelecek politikalarına yön verici niteliktedir. Bu haliyle uygulamalarımızın kanunilik denetimi dışında evrensel değerler, insan hak ve özgürlükleri bağlamında da değerlendirilmesi, uygulamalarımıza ışık tutmaktadır.

Çağdaş infaz anlayışında hükümlülere, insanlık onuruna yaraşır şekilde davranılması düşüncesi vardır:

Bu uygulamalara aykırılık teşkil edebilecek nitelikte iş ve işlemlere maruz kaldığını düşünen hükümlü ve tutuklular, kurum uygulamalarına karşı herhangi bir kısıtlama olmaksızın doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edebilmektedirler. Bunun yanı sıra, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesindeki İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Dilekçe Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve sivil toplum kuruluşlarına da başvuruda bulunmaktadırlar.”