Sevgili Pervasız Dostları; her nedense büyük insanların kıymetini hep onları kaybettikten sonra anlamaya başlıyoruz.  Bunlardan birisi ve belki de en önemlilerinden birisi; şahsiyet abidesi bir yiğit, bir bilge, bir alperen olarak hayatımıza giren, edebiyatımızda genellikle “Mihriban” şairi olarak bilinen Abdürrahim KARAKOÇ, 7 Haziran Perşembe günü aramızdan ayrıldı. Büyük halk şairi Abdürrahim KARAKOÇ’A Allah’tan rahmet ve bağışlama diliyoruz.                                                  

Şu bir gerçektir ki; Türk edebiyatı büyük bir halk şairini, gönül ve dava adamını kaybetti. Çünkü temiz ve duru Türkçe ile yazdığı şiirlerinde aşk, gurbet ve sosyal konularda çok farklı bir üslûp kullanmıştır. Büyük halk şairinin hayatını, mücadelesini ve şiirlerini daha yakından tanımanın faydalı olacağını düşünerek; sizlerle paylaşmak istiyorum.

ABDURRAHİM KARAKOÇ BİYOGRAFİSİ
         1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü(Cela) köyünde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda şiire merak sardı. Bu, aileden gelme bir merak diyebiliriz. Çünkü dedesi, babası ve kardeşleri de şairdirler. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasana Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. FEDAİ yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı. 1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi.1981 yılı Mart ayında emekli oldu.
         Mücadeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynaklanmaktadır.27 Mayıs darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi.30'a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı. Çünkü o, insana ve İslâm'a yapılanların zulüm olduğuna inanmıştı. Şiirlerinde esas unsur insandır. Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey, Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı.
         1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır. Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı: 'Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım'
30 yılı aşkın bir zaman içinde kitapları baskı üstüne baskı yenilemektedir. Bilhassa VUR EMRI adlı kitap günümüz şairlerinin hiç birisine nasip olmayan kabulü görmüştür.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ:
Hasan'a Mektuplar (1965), Eli Kulakta (1969), Vur Emri (1973), Kan Yazısı (1978),
Suları Islatamadım (1983), Beşinci Mevsim (1985), Akıl Karaya Vurdu (1994),
Yasaklı Rüyalar (2000), Gökçekimi (2000), Gerdanlık - I (2000), Gerdanlık - II (2002),
Parmak İzi (2002). Yağmur Yerden Yağar (2002) Anadolu’da Bahar ( 2007 )
Şükrü İle Nuri,Ahmet'in Günleri,Bakkal Nuri Abi, Haydar Dümen'in işi,Pozisyon.....

 

KENDİ DİLİNDEN, KENDİ TARİFİ


         “Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 1932 yılında dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıştım.
Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.
Bana gelince:
Sağolsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, 'bilimsel' cüppeliler, entelektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üçkâğıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum.
Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular.
En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim. Allah (cc) kısmet ederse...”

Evli ve 3 çocuk babasıdır.1984 Ekim ayından bu yana Ankara'da ikamet ediyor. Şu anda hiç bir siyasi kuruluş, hiçbir mesleki dernek üyesi değildir. Hakkın yanında olanları sözleriyle desteklese de, şahısları övmek, beğenmeyince sövmek gibi basitliği kabul etmemektedir.

Yemini var, yazabildiği müddetçe yazacak. Kim bilir nereye ve ne zamana kadar...