HALKA AÇIK DIŞ POLİTİKA

Demokrasi güzel bir yönetim şekli! Vatandaş çoğunluğu kimi isterse onu görevlendirebiliyor. Tam olmasa da, halkın istekleri geçerli… Fakat dış politikada ve özellikle savaşa doğru yönelmelerde; ne yapılması gerektiği halka sorulmuyor!

Amerika’nın Irak’a Türkiye üzerinden girmesi Yüce Meclise soruldu ve reddedildi. Bazıları, “Keşke reddedilmeseydi; Kuzey Irak’ta sözümüz geçerdi” diye düşünüp konuşuyor. Bu görüş yanlış! Büyük müttefikimizin teklifi o kadar güvenilir ve bize yarayışlı değildi. Kuzey Irak’a hiç uğrayamayacaktık:

1-Kendisi Irak’a bizim topraklarımızdan girecekti; fakat 60.000 askeri, yurdumuzda yerleşip sürekli kalacaktı.

2-Biz de Irak’a girecektik. Fakat bugün Talabani ve Barzani’nin hakim olduğu taraftan yani  petrol bölgesinden değil de; onlara bulaşmadan Irak’ın en doğusundan, Suriye sınırına yakın yerden  girip; Güney Irak’ta onların istediği yönde görev yapacaktık! Bugün Kandil’e girmemize engel olan ve bağımsızlaşarak bizim için de tehlike yaratanlara bulaşmayacaktık! Uzaklarda, onları ve müttefikimizi rahatlatan işlerle uğraşarak şehitler verecektik. Reddedilen teklif buydu. Kabul edilseydi bile, bizim hiçbir çıkarımız olmayacaktı. Bugün Irak’ta zararımıza işleyen fiili durum; daha da sağlam kurulmuş olacaktı.

3-Saddam ülkesinin bütünlüğünü sağlıyordu. Terör örgütüne karşı, Kuzey Irak’a girmemize itiraz etmiyordu. Tek yanlışı, büyük gücün emrinde; İran’la on yıldan fazla savaşarak gücünü zayıflatmasaydı. Büyük güçler için savaşlara girerseniz; zayıflamış olmanızdan yararlanarak, kellenizi daha kolay koparılar…

Suriye’den gelenlere 300 milyon dolar harcandığı açıklandı. Aslında bu iki katıdır. Suriye’den geçen kamyonlarımızla ihracat yapıyorduk. O yolun kapanması otuz milyar dolar kaybettirdi bize! Ölen insanlarımız, Hatay’ın gördüğü zarar ve diğer kayıplarımız ise, bir yıllık bütçemizden de fazladır. Halka sorulsa o yanlış maceraya girilmezdi. Hiç olmazsa Yüce Meclis’te tartışılsaydı, iyi olurdu. Özellikle Hatay’da kurulan kamplar, halkımıza ve Hataylı vatandaşlarımıza mutlaka sorulmalıydı. Fransa ve ABD, Suriye işini bize yüklüyorlar. Fakat tek bir asker ve bir kuruş katkıda bulunmuyorlar. Bu yükün altında ezilip yok olmamızı istiyorlar. Koskoca NATO’nun “ben altından kalkamam” dediği yükü niçin biz tek başına yüklenelim?

Ülkeyi tehlikelere atabilecek her konuda atılacak adımlar, halka sorulmalı. Yöneticiler, dış baskılara boyun eğmek zorunda kalabilirler. Azgın dış güçler, halka ne kadar propaganda ve baskı yaparsa yapsın; ülkemizi tehlikeye düşürecek konulara razı edemezler.

İmparatorluğumuzun birinci cihan savaşında yıkılıp dağılmasıyla sonuçlanan yanlış adımlar da halka sorulmamıştı. Demokrasi yoktu. Padişahın iradesi geçerliydi. Fakat o yanlış savaşlara bizi sürükleyen adımlar bile, padişahtan habersiz atıldı.

-Enver Paşa Ruslarla çatışmak için; çarıksız, çorapsız doksan bin askerimizi Sarıkamış dağlarında yalınayak buzda yürüterek dondurup toptan öldürdü.

-Alman gemilerine bizim bayraklarımız çekilerek Rus limanlarının bombalanmasında ve Rusya ile savaş haline sokulmamızda; hiçbir yetkilimizin izni ve bilgisi yoktu. Alman mareşali olan Genel kurmay başkanı, padişaha bile sormadan becermişti bu marifeti. Amacı, bizi Ruslarla savaştırıp Rusya’ya açacakları savaşın yükünü yüklemekti. Önemli makamlar, Alman generallerinin elindeydi!

Geçmişten ders alırsak; İran’la ve hemen akabinde Rusya ile savaş haline gelmemiz için; dışarıdan ve içimizdeki işbirlikçileri tarafından Yaratılan olayların tehlikesini, açıkça görebiliriz. Doğru bir açıdan bakarsak; hiçbir savaşa dahil olmamamız gerektiğini hemen anlayabiliriz.

nazifkurucu@hotmail.com www.nazifkurucu.com.tr

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }