HAC ve UMRE, İNANÇ TURİZMİNE Mİ DÖNÜŞÜYOR?

Her Cuma namazı öncesinde vaiz tarafından mutlaka hatırlatılan bir duyuru olur, bilmem farkında mısınız? Umre kayıtları başladı, umre kayıtları devam ediyor, hac kayıtları şöyle ya da böyle…

İslam’ın şartlarından en önemlilerinden olan bu ibadetin yerine getirilmesinin bazı şartları var ki, en önemlisi “hali vakti yerinde olmak” diye tabir edilen dinen zengin sayılmadır. Hac ve ya umre; mükellef zaten kendisini bilir; kendisine bu ibadetlerin sünnet ve ya farz olduğunu. Gitmek için de zaten araştırı, sorar, yazılır, para ayırır. Ama hali vakti yerinde olmayanlar var ya; işte onların her Cuma duyurular bölümünce cız eder yürekleri. Fırsatları ya da imkânları olsa zaten durmayacaklar... Yani bu kadar hatırlatmaya ne gerek var diyorum.

Son zamanların modası oldu umreye ve ya hacca gitmek. Hac ve ya umre neredeyse inanç turizmine doğru gidiyor. Asıl maksattan, gaye ve farizasından uzak bir yol çiziliyor artık.

Günümüzde hac vazifeleri lüks hac, VIP hac, otel tipi hac tipine dönüştü adeta.  İslam dünyası, 'Kabe manzaralı' odalardan bahseder oldu. Hatta Kabe manzaralı devre mülkler satılıyor. Bunun hac ibadetini, Hazreti İbrahim'in, İsmail'in, Rasul-u Ekrem'in bütün insanlığa armağan ettiği o büyük Menasik-i ruhaniyle ne kadar bağdaşıyor? Bu nereye varacak? Bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor.

         Tavaf ediyoruz, tavafta hac ibadeti yapan insanların bir kulağında telefon, bir gözünde kamera. Bu, haccın mahiyetini nereye kadar götürecek?

İnanç turizminin bizim medeniyetimizde yeri yoktur. Bize ait bir kavram da değildir. Ancak son yıllarda yapılan bu seyr-i seferler maalesef buna doğru gidiyor. Bu yüzden diyorum ki, herkes haccın mahiyetini iyi bilmeli, haccın bir inanç turizmine dönüşmesinden kaçınmalıdır.

Oysa ki bu ibadet öyle bir ibadet ki; o mübarek toprakları, o Beytullah’ı görenlerin aklına ne telefon gelir, ne de kamera. “Ben memleket gittiğimde gezdiğim gördüğüm yerleri şöyle şöyle anlatayım, buralardan kareler kesitler çekeyim, telefonda eşime dostumu sorayım, nasıl bir manzara ile karşılaştığımızı telefonla anlatayım, yaptığım umrenin sayısını söyleyeyim” düşünceleriyle yapılan hac hac değildir, umre umre değildir. Bu menasike riya ve bühtan girmemeli; bu ibadete gezi gözlem de girmemeli. Burada yapılacak bir tek şey var; o da şudur: Hac ve ya umre farizasını kendisine nasip eden Allah’a şükretmek, geçmişin bir muhasebesini yapıp maziye bir sünger çekmek, çokça tövbe edip Allah’tan kendisi, yakınları, ülkesi ve İslam Alemi için af ve mağfiret dilemek, diğer Müslüman ülkelerden gelen kardeşlerle hasbihal etmek ve mahşerin bir provasını yapmaktır..

Haccın farziyetinin şartları da bellidir, edasının şartları da… Edasının şartları arasında ne Kâbe manzaralı otelde kalmandan bahsediliyor, ne de VIP hacı olmadan…

{ "vars": { "account": "G-5Z2CE4T8R8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }