İki gündür kanunsuz vurgun ve suiistimallerle ilgili gözaltılar sürerken: Ekranda, "Beş emniyet müdürü görevden alındı" yazısı belirdi. Bunu okuyunca, "Beş emniyet müdürünü görevden alan güç; atanma ve yer değiştirmeleri siyasi makamların yetkisinde olan savcılar ve yargıçlara karşı da; bu arada ve çok daha öncelerden önlemler alabilir" düşüncesi geliyor insanın aklına. Ve suç işlediği kesinleşenlerin; yasal karşılığı olan cezalardan kurtarılabilecekleri  olasılığı rahatsız ediyor vicdanları. İçimizdeki adalet duygusu da, incinerek irkiliyor. "Nitekim, Avrupa'daki ve özellikle Almanya'daki Türklerden para toplanıp bazı kişilerce zimmete geçirildiği... O paraları arabasında getiren kişinin zimmetine geçirdiği yönünde iddialar ve belgeler varken; o soruşturmayı yürüten savcıların görevden alındığı ve geri plana itildiği hafızalarda canlı olarak duruyor.

Emniyet Müdürleri ve polisler; bir suçu belirleyip savcılığa bildirdikleri andan veya yargı ile ilgili işleri üstlendiğinden itibaren; yönetimin değil; Adaletin hizmetindedirler. Adaletin polisleri ve Emniyet müdürleri o hizmet başladıktan sonra; yönetim tarafından görevden alınamamalı; cezalandırılamamalı. Ancak böylece adaletin tecellisi ve ortaya çıkması için, daha yararlı hizmet yapabilirler. Artık bizde de, sanık politikacıların görevden alamayacağı; ayrı bir yargı polis gücü oluşturulması gerekiyor. O zaman, oğlu veya kendisi zimmet ve rüşvet suçu işlemiş olan politikacılar, Adalet organlarına bağlı olan emniyet veya şube müdürlerini görevden alarak; adaletin delil toplamasını engelleyemez; o delili toplatan polis müdürlerini görevden alamaz.

Savcı ve yargıçların, adaletin tecelli etmesi serüvenindeki görev ve rolleri, en az emniyet müdürlerininki kadar çoktur; hatta daha da fazladır. " Yargıç ve savcıların atanma, yer değiştirme ve disiplin işlemleri, politik makamların ve bakanların etkisi ve yetkisinde olmamalıdır" diye düşünüyor hür beyinler... Ne yazık ki, bugünkü mevzuat o yönde değil! Savcıların atanmasında ve yargıçların bazı işlemlerinde, Adalet Bakanlığının yetkileri var. Anayasa mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve Sayıştay atanmalarında ve bu makamdakilerin yer değiştirmesinde; Cumhurbaşkanlığının, Adalet Bakanlığının, ve diğer politik makamların yasaya konulmuş yetkileri var ve halen duruyor. Yargının tam bağımsız olabilmesi için bu yetkiler ve dış etkiler bulunmamalı.

Sayıştay da bir çeşit yargıdır. Yüce TBBM adına devlet paralarının yerine ve usulünce, harcanıp harcanmadığını denetler. Sayıştay raporlarını Yüce Meclis ve milletimizin vekilleri görecek; inceleyecek ve devlet paralarının yerinde harcanıp harcanmadığını bilecek ki; gereğini yapacak! Fakat ne yazık ki gazetelerden: "Yönetimin Sayıştay raporlarını meclis tarafından incelenmesine olanak vermediği yolunda"  haberleri sıkça okuyoruz. Bu engellemenin de bir karşılığı ve çözüm yolu, yasalarda yoksa; acele konulmalı. Adaletin tarafsız ve bağımsızlığı, demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır.