Kaybolan milli servetlerimize yandık.

Yemyeşil vadilerin kararıp kalmasına yandık.

Yitirdiğimiz oksijen deposu ağaçlarımıza yandık.

Enerji nakil hatlarımızın zarar görmesine yandık.

Ateşin içinde kavrularak şehit olan insanlarımıza yandık.

Masum hayvanların, ateşin ortasında kalarak ölmelerine yandık.

Ormanlarda yaşayan milyonlarca haşaratın, yok olmasına yandık.

Binlerce dekar arazide dikili olan zeytin ağaçlarımızı kaybettiğimize yandık.

Yüzlerce dekar alanda yetiştirilmiş sebze ve meyvelerin, yok olmasına yandık.

İktidar tarafında olduğu gibi muhalefet tarafında da iletişim zafiyetlerinin olmasına yandık.

Yabancı ülkelerden gelen yardımların bazıları tarafından acziyet olarak gösterilmeye çalışılmasına yandık.

Yangın söndürme mücadelesi devam ederken, üretici ve satıcılarının fırsatçılık yapmalarına yandık.

Türkiye’miz, tarihinin en büyük yangınıyla günlerdir mücadele ederken, birilerinin el ovuşturmalarına yandık.

“Gel gitme ne olursun gel” diyerek, hayvanlarını yanmaktan kurtarmaya çalışan köylünün çaresizliğine yandık.

Söndürme çalışmalarına katılanlara bir yudum su taşımak için çırpınan gencimizin, dumandan zehirlenip ölmesine yandık.

Köylülerin geçim sebebi olan yüzlerce büyükbaş, binlerce küçükbaş hayvanın ve yine yüzlerce arı kovanının telef olmasına yandık.

Orman Bakanı’nın, THK’nın uçaklarının arızasından bahsederek suçlama yapacağına, her yıl yangınla mücadele eden Bakanlığının neden hala uçak filoları oluşturmadığına yandık.

Sosyal medyada, fırsat bu fırsat diyerek hükümeti ezik düşürmeye çalışanların karaktersizliğine yandık.

Birilerinin siyasi kinlerinden dolayı, doğal afetleri bahane ederek kinlerini kusuyor olmalarına yandık.

Cumhurbaşkanımızın yangın bölgelerindeki halkı ziyarete gittiğinde, otobüs üzerinden çay fırlatmasının mantığını anlayamadığımız için yandık.

Sayın Bakanların, yangın bölgesindeki çalışmaları yerinde izlerken, muhalif Belediye Başkanlarını yanlarına almamalarına yandık.

Canlarımızın cananlarımızın yandığı şu günlerde, hala ayrıştırıcı üslupların kullanılıyor olmasına yandık.

Ormanlarımızın yanıp kül olmasında her türlü kastı olanları, Rabbim iki cihanda süründürsün İnşallah.

Orman Bakanı; yanan alanların, Cumhuriyet tarihinin en büyük ağaçlandırma çalışması olan “nefes kampanyası” ile yağan ilk yağmurlarla birlikte, Ekim ve Kasım aylarında tekrar ağaçlandırılacağını açıklamasına, bu alanların birilerine peşkeş çekilmeyeceği anlamına gelmesinden dolayı çok sevindik.